Japonya’dan Ayrıldıktan Sonra İnsanların Özlediği 21 Şey
Japonya'ya gidilip dönüldükten sonra özlenmeyecek çok az şey vardır. Japonya'dan dönenlerin en çok özlediği 21 şeyi sizler için listeledik.

Image

Bazen, varlığımızın her bir parçasıyla bir yeri sevsek bile, orada kalamayız. Ailemiz endişeyle dönmemizi bekler; iş taahütleri; finansal kısıtlamalar ve bunlar gibi birçok şey, ortak konularda ya da başka konularda, bir çoğumuz Japonya’ya ‘güle güle’ demek ve kendi ülkelerimize geri dönmek zorundayız.

Japonya hakkında özlenilen bazı şeyler hemen belli olacak, ama diğerleri eve döndükten birkaç hafta sonra hissedilmeye başlanacak. Bugün, yabancıların son kez ‘sayonara’ dedikten sonra evlerine döndüklerinde özlemeye başladıkları, Japonya’yı eşsiz kılan ya da inanılmaz derecede iyi kılan 21 tane küçük şeyi sizler için belirli bir sırada düzenledik. 

RocketNews24 yazarlarının cevaplarını birleştirdim ve Japonya’da en az altı ay yaşayıp kendi ülkelerine yakın zamanda dönen insanlarla konuştum ve size insanların vatanlarına döndükten sonra özlemeye başladıkları şeylerin listesiyle geldim.

Bunlara sahipken en iyi şekilde yararlanın, millet, çünkü gittiğinizde bunları özleyeceksiniz.

1.  İş Arkadaşlarına Yaptıkları Zor İşlerden Dolayı Teşekkür Etmeyi Garipsememek

Image

Doğru, otsukaresama (お疲れ様 – ‘’yoruldun’’ ), konuşmacıların iş arkadaşlarının gerçek bir çaba gösterip göstermediğine bakılmaksızın, Japonya’da her gün milyonlarca kez konuşulmaktadır. Ama, bazen sadece ‘’Hey, dostum, bugün gerçekten çok çalıştın. Seni takdir ediyorum, dostum.’’ bu konuyu garipsemeden demek istediğiniz anlayabilir. Otsukaresama, hiçbir İngilizce kelime ifadesin yapamayacağı şeyi söylemenize izin verir, ve bu geri dönenlerin pek fazla kayıp hissetmediği bir durumdur.

2. Restoranlar ve Kafelerde Nemli Havlular

Image

Şehri dolaştıktan sonra ellerinizin ne kadar kirli ve mikrop dolu olduğunu düşündüğünüzde –yürüyen merdiven korkuluklarına tutunmak, para taşımak, trenlerde dengede durmak için kayışlara tutunmak ve gizlice burnunuzu karıştırmak- favori kafenizde sandviç yemek ya da pahalı bir simit yemek aniden çekici gözükmeyebilir. Japonya’da olsa, hemen hemen her restoran, kafe ya da Japon tarzı barlarda yerinize oturduğunuz anda size nemli havlu (oshibori olarak adlandırılıyor) getirilir. Oshibori hakkında konuştuğum pek çok geri dönen kişi memleketlerinde nemli havluların olmamasından yakındı, hatta bazıları nemli havluları çantalarında geçici önlem olarak tutuyorlar.

4. Bahşiş Vermek Yok, Ama Her yerde Birinci Sınıf Hizmet Var

Image

Personel saatte 800-1.000 Yen aldığında bile, Japonya’da restoranlarda küçük bir ünlü gibi davranılmasını bekleyebilirsiniz. Saygı ifadeleri, fiyonklar, şık olmaları – gerçekten şık- size sadece ödeme yapmak için beklediğinizde ya da siparişinizle ilgili bir problem olduğunda hizmet ederler. Ama tartışmasız bunların içindeki en iyi şey, bu birinci sınıf hizmete rağmen, bunun inin en ufak bir bahşiş bile vermek zorunda olmayışınızdır, çünkü insanlar kendi işlerini yapıyorlar – gerçekten çok iyi yapıyorlar- müşteriden başka bir şey beklemeden.

Bahşiş vermenin zorunlu olduğu ülkelerde yemek yemek (Nasılsın, Amerika?) ya da beklenilen ama zorunlu olmayan (Naber, Britanya?) geri dönenler için şok edici bir düzen olabilir. Özellikle, hizmetin çok da özenli olmadığı zamanlarda bahşiş vermek için zorunlu hissettiğinizde ya da –bu yazarın düşüncesinden çok daha kötü- paranız için bakıldığınızı hissettiğinizde kapıdan geçip gidiyorsunuz.

4. Japon (Ev) Banyoları

Image

Meslektaşlarımdan birine Japonya’dan ayrılmak zorunda kalsalar neyi özleyeceklerini sorduklarımda ‘’İnsanlar Japonya’nın garip tuvaletlerine deli oluyorlar.’’ Dedi. ‘’ama otomatik olarak belli bir seviyeye kadar kendini dolduran, sabit bir sıcaklıkta kalan ve hazır olduğunda siz başka bir odadayken size haber veren küvetlere ne dersiniz? Bu şeylere BAYILIYORUM!’’

Ve o kesinlikle haklı. Biz Japonya’nın su fıskiyeleriyle, ısıtılmış oturma yerleriyle, ve büyük bir parça düştüğünde çıkan sesleriyle (Pekala, belki sonuncusunu salladım, ama güzel olurdu, değil mi?) fütüristik tuvaletlerine her defasında hayranlık duyuyoruz, ama Japonya’da daha lüks ev küvetlerinde olabildiğince çanlar ve ıslıklar var, ve daha iyisi bunları başka odalardan çalıştırabiliyoruz.

Banyo yapacak olan kişi kontrol panelini kullanarak (Genelde mutfakta kurulmuş oluyor), küvetin ne zaman kendini dolduracağına, suyun ısının ne kadar olması gerektiğine ve ne kadar muhafaza edilmesi gerektiğine karar verebiliyor. Akşam keyfinizi sürebilirsiniz- akşam yemeğinizi yersiniz, bir bardak şarapla TV izlersiniz, rahat bir koltukta kucağınızda size keskin tırnaklarıyla sürekli olarak masaj yapar gibi yoğuran kediniz ile müzik dinleyebilirsiniz ve sonra kendinizi sinirli halinizden temizlemek için tam zamanı olduğunu düşünürsünüz, banyonuz sizi yumuşak çan sesleriyle, uyumadan önce derin, lüks bir banyo yapmaya çağırır. Ne kadar büyülü bir çağda yaşıyoruz.

5. Daha Fazla Kişisel Güvenlik Hissi

Image

Japonya’da da suç işleniyor tabii ki. Ama yine de, gece sokakta yürürken ya da çok bilinmeyen bir Japon kasabasından biraz fazla olan bagajınızla ayrılırken kabaca nerede kalacağınıza dair bir fikriniz olmasa bile, genellikle büyük bir güven hissettiğinizi biraz bile inkar edemezsiniz. Ve buna ek olarak, kaybolan eşyadan çok sahibine geri iade edilen kaybolan eşya olduğu gerçeği var, ve bununla yabancıların Japonya’dan ayrıldıktan sonra bu yüksek güvenlik duygusunu neden özlemeye başladıklarını anlayabilirsiniz.

6. Dükkanlarda Küçük Para Tepsileri

Image

Image

Japonya’da aldığınız bir şey için para ödeyeceğinizde parayı direk kasiyerin eline vermezsiniz; parayı küçük plastik bir tepsinin içine koyarsınız. Para üstünü alacağınızda da, bozuk paralarınızı aynı yoldan alabilirsiniz ve böylece doğru miktarı aldığınızdan emin olabilirsiniz. Tepsinin tabanını kaplayan minik kauçuk çubuklar, tesadüfen, sizin veya kasiyerin bozuklukları daha rahat alabilmesi için tasarlanmıştır.

Image

Bunu ilk başta çok aptalca ve işe yaramaz olarak görebilirsiniz, ama uzunca kaldıktıktan sonra Japonya’yı terk ettiğinizde, kendinizi bir kasiyerin ödemenizi bekleyen açık ve kalkmış eline bakarken bulduğunuzda kesinlikle şunu düşünürsünüz; ‘’Bunu eline koymamı mı istiyorsun? Nesin sen, Dickensyalı bir balıkçı mı?’’ bu küçük bir şey, değil mi?

7. Temiz, Taze Para

Image

Paradan bahsetmişken, plastik notlara geçen ülkelere geri dönmediğiniz sürece, muhtemelen ana vatanınızdaki paranın gerçekten bir brüt olduğunu fark edeceksiniz. Benim ana vatanım olan Birleşik Krallıkta, keçeli kalemle karalanmış,köşeleri eksik ve bir şerit bant ile birbirlerine tutturulmuş beş poundluk notum vardı, ya da birkaç düzine sıkma döngüsünden geçmiş gibi görünüyordu.  Japonya’nın nakit paraya bağlı sadakati bazen sinir bozucu olabilir (Son teknolojileri ile ünlü bir ülke niçin kredi kartı kullanmayı benimseyemediyse), ama en azından kullandığınız para neredeyse her zaman temiz, taze ve tamamen sellotape içermez.

8. Harika Bağımsız Kafeler

Image

Büyük kafeler, insanlar Japonya hakkında düşünürken akıllarına gelen şeylerden değildir. Bunların yeşil çay ve suşi toprakları olması gerekiyordu, cheesecake ve joe bardakları değil. Ama Japon kafeleri –ve bu konuda genel olarak kahve- çok iyi.

Elbette ülkenin her yerinde büyük-isimli kahve zincirlerini bulabilirsiniz, ama aynı zamanda Japonya’da hayal edebileceğiniz en iyi şekilde demlenmiş bir fincan joe içme zamanına personellerin karar verdiği şaşırtıcı miktarda bağımsız kafeyle karşılaşabilirsiniz, ve kafelerden bazıları oldukça şık, rahatlatıcı ve her defasında beğeneceğiniz kafeinlerin yapıldığı bir tapınak gibidirler. Her nasılsa, Caffe Nero’nun Starbucks’ına yapılan ziyaret Japonya’da bir avuç bağımsız kafeye yapılan ziyaretten sonra aynı gözükmüyor, daha popüler olsa bile, kendi ülkenizde bulduğunuz bağımsız kafeler Japonya’daki kafeler kadar büyüleyici ve huzurlu hissettirmiyorlar.

9. İçmeye Başlamadan Önce Zorunlu Olan ‘’Kanpai’’

Image

İşten sonra hızlı bir bira içecek olmanız ya da düzinelerce insanın katıldığı bir veda partisinde Japonya’da hiç kimse, herkes eline bardağını alıp candan tokuşturana kadar içkisini içmez. Herhangi bir zaman aralığında Japonya’da yaşamış olun, bu gelenek sizde öyle bir alışkanlık haline gelir ki evde kendinizi arsız bir bira yudumlarken akvaryumdaki balığınızla  kampai yaparken bulabilir; bunu yapmayı hiçbir şey söylemeden içki içmeye tercih dahi edebilirsiniz. Eğer kendi ülkende bir arkadaşınla bara gidersen ve onlar siz daha içkinizi doldurmadan kendi içkilerinden birer yudum aldıklarında, siz o esnada onların elindeki bardaklara vurmak ve onlara bozulmuş olduklarını söylemek isterseniz tamamen affedilirsiniz. 

10. Harika Posta Servisi

Image

Aynı batıdaki gibi, Japonya’da eğer kargonuz bazı nedenlerden ötürü evinize gelmezse, size bu durumu açıklayan bir kart alacaksınız. Ancak bu, paketinizin evinizin etrafında saatlerce bekleyecek olmasından ya da postaneye üç gün sürecek zorunlu fiyasko bir geri dönüş yapacak olması yerine, paketinizin Japonya’da yeniden teslim edilmesini zahmetsizce kolaylaştırıyor.

Otomatik telefon hattını arayarak (ya da bazen kargocu bay ya da bayan karta kendi telefon numaralarını yazabilirler), ülkenin bazı bölgelerinde paketinizin yeniden teslimi için gece saat 10-11 arası açık olan herhangi bir iki saatlik özel bir camekanı ayırtabilirsiniz. Bazı postacılar eğer tekrar arama gibi bir şansınız yoksa paketi ulaştırmak için iki veya üç kez deneyebilirler, ve bir yer ayırttığınızda eşyalarınız her zaman zamanında gelir. Saat 10.00 ile 15.00 arasında hiç oturmak yok, pencereden dışarıya dikkatlice bakıp en iyisi için ümit edersiniz; Japon postacılar paketinizi sizin elinize teslim etmek için görevlerini yaparlar.

11. Kapıda Ödeme

Image

Teslimattan konuşmuşken, Japonya’nın kapıda ödemesi (代金引換 “daikin hikikae’’, ya da genellikle sadece ‘’daibiki’’) sadece yaygın değildir, aynı zamanda çok uygundur, özellikle biz yabancılar için. Örneğin, sadece internetten bir video oyunu ya da en son model gerçekci love-doll sipariş ettiniz ve denizaşırı yüksek bir fiyat ödemek veya aylık ekstrenizde belirli bir şirketin adının gözükmesini istemediğiniz için kredi kartınızla ödeme yapmak istemiyorsunuz. Pekala, eğer COD seçeneğini seçtiyseniz, küçük bir fiyat için (genellikle sadece birkaç yüz yen), teslimat yeri için rezervasyon yaptırabilirsiniz ve bay veya bayan kapınıza paketi teslim etmek için geldiğinde ödemeyi doğrudan ona yapabilirsiniz. Evet, online alışveriş daha uyuşuk.

12. Yemek

Image

Demek istediğim, hadi ama; Japon yemekleri harika. Yaşadığınız şehirde bolca Japon restoranı olsa bile, nadiren benzer fiyata benzer kalite seviyesini elde edersiniz, ve Japonya’ya gitmeden önce sevdiğiniz yerler –tüm iddialar bir kenara- muhtemelen döndüğünüzde beklentinizin altında kalacak. Size söz veriyorum: Japonya’dan ayrıldıktan sonra içtenlikle özleyeceğiniz şeylerden biri yemekler.

13. Her Yerde Ücretsiz Su

Image

Tıpkı bir oshibori el havlusu aldığınız gibi, gittiğiniz kafe veya restoranda bir sandalyeye oturduğunuzda ikinci alacağınız şey, küçük bir bardak su olacaktır. Kahvelerini, alkollu veya alkolsüz içeceklerini size iterek daha fazla para kazanmayı amaçlayan kuruluşlarda bile, oturduğunuz anda  bir bardak H2O hediyeniz olacaktır; bu sadece Japon misafirliğinin bir parçasıdır, ve ülkenizde bir restoranda garsonunuz size burnundan aşağıya doğru bakarken ona bir bardak su istediğinizi söylerken size ‘’musluk’’ dedirtmeye çalıştığında özleyeceğiniz bir şeydir.

14. Herkes Mevsimlere Büyük Bir Muamele Yapıyor 

Image

‘’Bildiğiniz gibi Japonya dört mevsime sahip.’’, Japonlara, ‘’Evet, Birleşik Krallık’da biz de dört mevsime sahibiz.’’ Bu cümleyi kaç kere söylediğimi unuttum. İlk zamanlar bunu tekrar ederdim, ama birkaç yıl sonra mevsim değişikliğinin Japonlar için neden çok önemli olduğunu anladım: çünkü mevsimlerle beraber hemen hemen her şey değişiyor. Yemekler; festivaller; moda; adını verdiğinizde, hava ve çevre florasında meydana gelen değişikliklerle birlikte Japonya’da farklı eğilimleri ve değişiklikleri görebilirsiniz. Ve ülkemin gerçekten gurur duyması gereken dört mevsimi varken, Japonya’nın mevsimleri, her birine aşık olmamanın zor olduğu, kendi yollarıyla şaşırtıcı derecede farklı ve güzel- evet, acımasızca nemli yazları ve diş macununu donduracak kadar soğuk olan kışlarıyla bile.

15. ‘’Zakka’’ Dükkanları

Image

Zakka dükkanlarına (sözlük anlamı ‘’çeşitli ürünler’’) aşık olacağımı hiç hayal etmezdim, sekiz yıllık Japonya hayatımda bu dükkanlardan yüzlercesini ziyaret etmiş olmalıyım. Kahve bardaklarından, kanepelere, çeşitli şekillerde yemek yemeyi zorlaştıracak şekilde bükülmüş ama kahve masanızda çok şık duracak kaşıklara kadar, bu Aladdin’in el sanatları ve ev eşyaları mağarasında nadiren satılık şeylere ihtiyacınız olacak, ama neredeyse her zaman bir şeyle çıkacaksınız. Bu becerikli Japonlar son derece harika ıvır zıvır ve el sanatları yapıyorlar, ve Batılı tarzı ele geçirmeleri konusunda o kadar büyüleyici bir şey var ki, ülkenize geri döndükten sonra bu sayısız dükkanları özlememeniz imkansız. 

16. Tuvaletlerin ve Banyoların Ayrı Odalarda Yer Almaları

Image

‘’Ünite Banyo’’ banyolara sahip küçük apartmanlar (monte edilmiş küvet, asılmış duş başlığı, lavabo ve tuvalet içeren plastik bir küp), kuşkusuz kentsel Japonya’da oldukça yaygın, ama çoğu Japon yıkanmak ve diğer işlerini evin başka odalarında yapıyor. Bize sorarsanız mükemmel bir anlam ifade edecek şey- birkaç saat önce number twos yaptığın yerden neden birkaç metre uzakta zar zor yıkanmak istiyorsunuz?

17. Kolaylık Marketlerinde İyi Yiyecekler

Image

Batıdaki birkaç kolaylık marketi, besleyici atıştırmalıklar ve yemekler için çok şey sunmaktadır. Benim memleketim Birleşik Krallık’da, ‘’yemek fırsatları’’nın bir parçası olarak sunulan, çoğunlukla bir dizi hazin görünümlü sandviçlerle, kuşkulu sosislilerle ve patates cipsleriyle (geri kalanına cips), çikolatalar ve şekerli içeceklerle karşılaşabilirsiniz. (Spoiler: cips ve kola bir öğün yemek yapmaz.)

Japonya’nın kolaylık marketleri, yiyecek geldiğinde de karışıklık yaratmıyor. Evet, acıkmış karnınıza itecek bir sürü çeşitte ıvır zıvır bulabilirsiniz, ama aynı zamanda taze yapılmış atıştırmalıklar ve pirinç, et, erişte ve sağlıklı sebzeler içeren bütün yemekleri bulabilirsiniz- her zaman, her gün. Öğle yemeğindeki bir bento, ev yapımı uygun bir yemekle asla karşılaştırılamaz, ama kötü bir ikinci seçenek değildir, ve nadiren yedikten sonra suçlu hissedersiniz.

18. Kotatsu’nun Altında Oturmak

Image

Hiçbir şey –bunu tekrar söyleyebilirim, hiçbir şey- kışın ortasında bu harika ısıtan yorganlarla kaplanmış minderin altına oturma hissi ile karşılaştırılabilir. Uzun bir Pazar sabahı koltukta oturmaktan daha bereketli, ancak en sağlam battaniye kalesinden bile daha rahat ve pratik, ve TV’nizi, atıştırmalıklarınızı, içeceklerinizi, dizüstü bilgisayarınızı, akıllı telefonlarınızı, çizgi romanlarınızı, kitaplarınızı, ne olursa olsun eşyalarınızı koymanız için bir yer ile birlikte geliyor. Kotatsular, sevgili okuyucu, basitçe harika. Bunun gülünç bir kelime olduğunu biliyorum, ama bu şeylerin ne kadar harika olduklarını anlatabilmek için gereken en yakın kelime bu.

19. Onigiri  

Image

Evet, Japon yemeklerini kapladık, ve evet, aslında bunlar içinde minik bir şey bulunduran pirinç topları, yine de özel bir sözü hak ediyorlar.

Onigiri, makine-yapımlarını kolaylık mağazalarında bulabilirsiniz, çok lezzetliler ve harika şekilde tatmin ediciler. Ucuzlar, doyurucular, sabah, öğle veya akşam yiyebilirsiniz, ve bir poşetin altında ezilmeden durabilecek kadar sertler. ‘’Ama sandviçlerin ne, Bay Philip?’’Ve geçmişteki asi bir hizmetçi gibi Batı’da eşdeğerini bulabileceğinizi düşünmüş olabilirsiniz. Ama sandviçler basitçe, onigirilerin sunduğu sağlıklı, ve rahat yeme hissine sahip değillerdir, ve hiçbir yerde bu kadar kolay değillerdir.

20. Evin Dışında Bırakılan Ayakkabılar

Image

Ülkelerine geri dönen ama iç mekanlara girerken Japonların ayakkabı çıkarma alışkanlığa alışmış olan herkes için en kötü şeylerden biri, birinin evlerini ziyaret edip kirli eski ayakkabılarını veya spor ayakkabılarını çıkarmamasıdır. Çok az anlaşılacak korkunç bir beceriksizlik anı: arkadaş ya da değil, onların ayakkabıları, tüy döken, çamur sıçratan, kanepeler arasında zıplayan ve halıda yuvarlanan bir labrador olabilir. Yine de gerginlikle karşılaşmak istemezsiniz ya da onlara ayakkabılarını kapıda çıkarıp çıkaramayacaklarını sorduğunuzda ‘’Japonya’nın gitmesine izin vermeyecek adam’’ olarak düşünmelerini istemezsiniz. Daha da kötüsü, tamircinin evinizi ziyaret etmesi ve kendinizi tamircinin botlarına bakıp onun ayakkabılarını sizin lekesiz, güzel evinize girmeden önce ayakkabılarını çıkarıp çıkaramayacağını sormak için kusursuz bir yabancı olup olmadığını düşünürken bulursunuz. 

Ama cidden, çocuklar, evde dışarıda giydiğiniz ayakkabıyı giymek, gerçekten çok iğrenç. Bu deliliği hemen durdurun.

21. Ve Son Olarak… ‘’Evinize gidin çocuklar’’ Çanı

Image

Güneşin her gün yükselmeye başlamasıyla bir zamanlar tapınaklarda çalınan çanlardan sonra, ‘’iriai no kane’’ (入り相の鐘) olarak bilinen, Japonya’daki birçok köy ve kasabada, her akşam halka açık adres sistemini kullanarak kısa bir çan çalıştan sonra çocuklara eve dönüş saatinin geldiğini söyleyen sistem. 

(Ayrıca, sözde, acil durumlar için hoparlör sistemini test etmenin bir yolu) Eskiden yaşadığım yer, her gün saat 16.30’da The Beatles’ın ‘Let It Be’ adlı şarkısının titrek, asansör-müziği tarzında çalardı, birkaç yıl sonra aniden ve anlaşılmaz biçimde, can sıkıcı ‘’It’s a Small World’’ ile değiştirilinceye kadar çaldı. Bir şehir saat kulesi gibi ama daha güzel, ‘’iriai no kane’’ pek çok yabancının ülkelerine döndükten sonra özlediği küçük şeylerden biri oldu. Tabii ki, kasaba veya köy olmadıkça, eskiden yaşadıkları yerlerde seçtikleri çalma melodisi sabah saat 6.00’da çalmıştı.

Kaynak: japaninsides 

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Yorumlar

https://www.animeler.net/assets/images/user-avatar-s.jpg

0 comment

Write the first comment for this!

Disqus Yorumları