okunma
Tetsuya Ishida, Yaizu Merkez Lisesi'nden 1992 yılında mezun olan 4 çocuklu bir ailenin en küçük üyesi, annesi ev hanımı, babasıyla parlamento üyesi. Tipik Japon aile ve okul baskısı nedeniyle öğretmen ya da kimyager olmaya zorlanan Ishida, toplumun sahip olduğu tek hayatı onun isteği dışında şekillendirmesine duyduğu duyguları en iyi bildiği dille resimle anlatır; resimlerinde toplumsal beklentilerin gençler üzerindeki etkisi soyutsal bir anlatım şekliyle ortaya çıkar.
Musashino Sanat Okulu Görsel İletişim Tasarımı lisans eğitimine başladığı sırada ailesi tüm yardımı keser, çünkü oğulları kendi istedikleri kariyerin çok dışında bir iş hayatı peşindedir. Üniversite günlerinden arkadaşı ve film yönetmeni Isamu Hirabayashi, Ishida'nın çalışmalarını film/sanat füzyon projelerinde desteklemek için bir multimedya şirketi kurar, fakat şirket 90'lardaki ekonomik durgunluktan dolayı bir türlü kurulma nedenini gerçekleştiremez; grafik tasarım şirketine dönüşür. Ishida, solo olarak kendi kariyerini geliştirmek adına şirketi terk eder. 1997’den 2005’e kadar sergi çalışmalarında sayısız övgü almıştır.
Ve Tokyo’daki bir tren geçişi yolunda 31 yaşında hayatına son verir.
Resimlerinde kendi portresini kullanan Ishida, sistemin tek düzeliğini ve bu nedenle insanların insan olmasını sağlayan yanlarının ellerinden alınıp birer makineye dönüştürülmesini hikaye eder ve bu, onun düzene baş kaldırı biçimidir.
Ishida tüm resimlerinde çaresizdir, yalnızdır, makineleşen düzende izole olmuştur.
Ishida'nın 2000'lere kadar sanat anlayışının merkezinde bulunan kavramlar bugünün dünyasında daha net hissediliyor. Çocuklara hem aile hem devlet tarafından proje gözüyle bakıldığı şu günlerde sizce de Ishida'nın resimlerindeki çaresiz ve izole bireylere dönüşmüyor muyuz?
kaynak: 9 gag
Yorumlar
0 comment