NEDEN BU KADAR ÇOK ISEKAI/PARALEL EVREN ANİMESİ VAR?
"animenewsnetwork" sitesinde bookwalker isimli kullacının, paralel evren animeleriyle ilgili görüşlerine yer verdiği araştırma yazısı.

  

    Kasvetli günlerin ortasındayız, kasiyere bakmadan tuvalet kağıdının ücretini ödüyorsun. Hayatından çok sıkıldın, günlerdir evde RPG'de level atlamaktan başka yaptığın bir şey yok. O sırada bakkalın kapısı yavaş bir müzik eşliğinde açılır. Eşikten geçiyorsun ve...

   Bu da ne böyle? Birdenbire karanlık, yapış yapış ve soğuk bir hava. Eğer bir mağara olsaydın tepende buzdan sarkıtları hissederdin. Önünde bir meşale yanıyor, sonra diğeri ve diğeri. Titreşen ışıkta, düzinelerce çömelmiş, zırhlı asker, hepsi de korkunç silahlar taşıyor. Bir tanesi kesik kesik gülüyor ve arkadaşları eşlik ediyor, gülüşleri duvarlarda yankılanıyor. Fakat nedense sana saldırmaya hevesli gözükmüyorlar...

   ...Gerçekten büyük bir kılıç taşıyorken hangisi bir şey yapabilir, hangisi eline daha rahat oturur? Bedeninden enerji fışkırdığını hissediyorsun, asmaya, kesmeye, kıymaya heveslisin. Kükreyerek kılıcı bir çubuk kadar kolay kaldırdın ve ileriye atıldın. Marketi ve tuvalet kağıdını tamamen unuttun. Üstelik şu anda, düşmanlarının senden daha çok tuvalet kağıdına ihtiyaçları var.


   Üstteki yazı klasik bir "Isekai" başlangıcı. Bunu biz uydurduk ama siz ne demek istediğimizi anlamışsınızdır. "Isekai"nin anlamı paralel evrendir ve hikayenin altından başka şeylerin çıkacağını gösterir, gerçek dünyadan bir insan kendini olağan bir dünyada ya da tamamen farklı bir dünyada; genelde canavarlar ve büyücülerin olduğu paralel gerçeklikte ve genelde ayrıntılarını bilmediğimiz sınırsız ilerleme gücüne sahip epik  bir bilgisayar ya da RPG konsoluna benzer alet sayesinde.

   Yakın zamanda Japon medyasında Isekai konulu light novellar, mangalar ve animeler çığ gibi büyüdü. Bunun bir çok sebebi var.Bugünkü Isekai türü oyun kültürüyle birbirine bağlanmış durumda ve epik RPG'lerin gelişmesiyle izleyiciler oyuncu olup binlerce saatini bu düşlem dünyasında dolaşarak harcıyor. Diğer bir sebep, okuyucu, kendini, sıradan bir karakteri alıp, bir çok Isekai hikayenin tabiatıyla örtüşecek şekilde, büyülü bir krallığa yollaması.


   Muhtemelen bir çok kişinin genellikle profesyonel olarak aşk üzerine çalışmaktansa Isekai yazmak istemesinin sebebi kendini ekleyebilmesidir. En iyi bilinen örneği Sword Art Online'dır. SAO'nun yazarı Reki Kawahara ilk kez bir roman yarışmasına girmek için yazmıştı, fakat sonra, bir diğer Isekai destanı olan, Accel World, altı sene sonra yarışma kazanana dek internette ücretsiz yayınladı.

   Hayal dünyası muazzam bir RPG olan SAO en meşhur Isekai'lardan biri. Diğer önde olanlar ise; dark drama Re:Zero ve Grimgar of Fantasy and Ash, lighter No Game No Life, all-out silliness Konosuba. En yeni Isekai'lardan biri de manga ve light novel serisi olup animesi üzerinde çalışılan Death March to the Paralel World. Tipik bir Isekai olan Death March'ın konusu; gerçek dünyada oyun programcısı olmaktan sıkılan kahramanımızın hayalini kurduğu dünyaya gönderilmesiyle başlar.

   Fakat Isekai hikayeleri-bir çok örneği mevcut- bugünün oyun kültürünü oluşturmaz ya da kendi kendini yayınlamaz. Bu yüzyıllar öncesinin tarzıdır ve dünyanın her yerinden gelir. Oz Büyücüsü batının Isekai tarzıdır, aynı şekilde Alice Harikalar Diyarında, Peter Pan ve Narnia Günlükleri. Daha yakındaki Japon örnekleri arasında, "Urashima Taro", yüzyıllar öncesindeki bir balıkçı efsanesidir. Balıkçı kaplumbağaya yardım eder ve kaplumbağada onu denizaltı krallığına götürür... Fakat masalda korkunç ikizler vardır! Isekai hikayesi yazan ya da okuyan bir çok kişi bu klasiklerle büyür. Çünkü bunlar dünyanın her yerinden toplanır. Yurtdışına satabilmeleri Japon şirketlerinin bu türde üretmeleri için güçlü bir motivasyon kaynağıdır.

   Ve bugünün Isekai'ları sadece yayınlanan klasiklerden oluşmuyor. Bazı eski yazarlar 1980'lerde American Dungeons and Dragons çizgi filmini geliştirmişti. Eski anime örneklerinden Magic Knight, Rayearth, Fushigi Yugi, El Hazard ve Vision of Escaflowne içine girer. Bu tür öncesinde en popüler animenin Spirited Away olduğunu göstermişti. Yönetmen Hayao Miyazaki nostaljik Japon kültürü ile Alice Harikalar Diyarı'nın hayal gücünü harmanladı. Şüphesiz ki Alice, filmin yurt dışında kucaklanmasına yardımcı oldu.

   SAO gibi çok miktarda Isekai konusu oyun kültürünü doyurdu. Yeni bir şey olmasa da, ilk olarak Tron filmi 1982'de oyun olarak geri dönmesini kutlamıştı! Aslında oyun dünyası, en azından Lewis Carroll'un Alice devamı olan Through the Looking Glass, aynadaki dünyanın büyük bir satranç tahtası olduğuna kadar gider.


   Yeni neslin Japon Isekai hikayelerindeki ana karakterler oyunculardan oluşur ya da Death March'taki gibi oyun programcısı. Karakterler yeni bir dünyaya geçtiklerinde (iyi ya da köyü) nasıl bir hikaye içinde olacaklarını bildikleri, düşünceli bir fantasy game anlaşması var. Scream filminde yapılanların Isekai'ye uyarlandığı SAO gibi bir anime düşünün. Türün bilinmesinin yanı sıra başrolü seyircilerin getirdiği.

   Elbette ki, bu karakterlerin korkunç bir sürpriz yaşamasını engellemez, doğrusu bu bazı seriler için oldukça eğlenceli olur. SAO'nun başlangıcında karakterler dehşet verici büyüklükte bir fantasy game içinde olduklarını biliyorlardı, ayrıca taktikleri ve stratejileri de... Sadece kaybedenlerin cezalandırılacağını bilmiyorlardı! Re:Zero'da dünya, fantasy RPG ile farklı bir yönden benzerlik gösteriyor, bunlardan biri kahramanın şoka girmesi ve delirmesi. Grimgar of Fantasy and Ash ise farklı bir tarz alır; şimdiki dünya bir RPG senaryosu gibidir. Bununla beraber Grimgar'ın dünyasında, canavarlar bir duman kümesiyle ve Mario parasıyla yok olmazlar.Onlarla sinir bozucu, pis ve kanlı bir şekilde savaşmalısın.

   

   Bir çok Isekai hikayesi oldukça benzer şekilde başlıyor fakat bir şekilde değişip, mutasyona uğruyorlar ve nihayetinde öngörülmesi zor bir şekilde yollarını buluyorlar. En uç bakış açılarından birini No Game No Life'ın kahramanı Sora'nın Isekai tanımlamasında bulabilirsin. Hikayenin başında Sora, gerçek yaşamın berbat olduğunu ilan eder, burası oynanamayacak bir oyun alanıdır ve o hiç bir şey yapmak istemiyordur. Sonrasında kalbinin istediği şeye sahip olur. Kurallar ve ödüllerle yönetilen bir fantasy dünyasına gider.

   Bir diğer uç örnek; Oz Büyücüsümüzikalini yazan Judy Garland'ın Dorothy'si. Filmin sonunda evine, tekdüze Kansas'a döner ve kalbinin istediği şeyin uzaklarda arkadında bıraktığı olmadığını ifade eder. Peki eğer, Sora Dorothy'nin bakış açısına sahip olabilseydi, ya da tam tersi? Olasılıklar sonsuz, Özellikle karakterlerin kendilerini buldukları meta boyutlar hakkında soruları olabilir, kim bilir.

   Bir bakkaldan cin mağarasına geçiş yapman bir adım ötende olabilir, en azından bir Isekai hikayesinde. Fakat bilinmeyene kocaman bir sıçrama yapmanın sonucunda neler olacağını kim bilir.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Yorumlar

https://www.animeler.net/assets/images/user-avatar-s.jpg

0 comment

Write the first comment for this!

Disqus Yorumları