Ateş ve Karın Festivali: Hiburi Kamakura
Sıcak ve soğuk, dost ve düşman bir arada.

Hiburi Kamakura

İzleyiciler tarafından halka oluşturularak çevrelenen bir Hiburi dansçısı elinde silahı olan yanan saman balyası’nı ve kömürü tutar. Düşmanı, görülen veya duyulan birvarlık değildir. Ancak Kakunodate sakinlerine göre düşman, yok sayılamayacak bir tehdit’dir.

Zen Budistleri’nin aydınlanma hakkında bir sözü vardır: “Sumeru Dağı’nı ateşböceğinin alevi ile yakmak.” Diğer bir deyişle aydınlanmaya akıl ve mantık yoluyla ulaşmaya çalışmak, bir dağı bir böceğin ışığı ile aydınlatmaya çalışmak gibi anlamsızdır.  Ancak bu durum, Kakunodate sakinlerini denemekten alıkoymuyor.

Her ay yeni yılında, şubat ortalarında, Akita İdari Bölgesi’nin karlı bir köşesi Himuri Kamakura’ya ev sahipliği yapar.  Yapılan bu ritüel kışın bitişini ve ilkbaharın başlangıcını göstermesi’nin yanı sıra, ” iyi ruhların pozitif enerjisini” ya da Kami’yi davet eder.

Kış uykusuna yatmış olan sakura ağaçlarınının yanında uzanmakta olan donmuş Kinokinai nehri boyunca bölge sakinleri Kamakura adı verilen Şinto inancının su tanrısı olan Sui Jin adına mabetler inşa etmişlerdir. Çocuklar bir Kamakura’dan diğerine koşarak, tüm saygılarıyla sağlık ve gelecek niyetleriyle sunularda bulunurlar.  Tüm Animist tanrıları gibi Sui Jin de,  Mochi ve Sake sevmektedir.

Sui Jin, sözünü ettiğimiz  “iyi ruhlar”dan biridir ve esasen balıkçıların korunmasından sorumludur.  Denize kıyısı olmayan Kakunodate kentinde ise Sui Jin, hasadın kötü gitmesini önlemekte ve pirinç tarlalarını korumaktadır.  Pirinç hasadı zorlu bir iştir ve bu bölgede yaşayan insanların çoğu halâ geçimini tarım ile sağladığı için kimse işini riske atmamaktadır.  Özellikle de Yuki-Onna, ya da Türkçe’si ile Bayan Kar’a karşı.

Bazı hikâyelerde Yuki-Onna,  sertliğini acı dolu hayatından almış olan anlaşılması güç bir kadın olarak tasvir edilir.  Ancak çoğu kişi onun başlangıçtan beri kötü ve uğursuz olduğuna inanmaktadır.  Japonya’nın bazı bölgelerinde ise onun acı dolu haykırışlarını kabul etmeyen kişiler, ceza olarak bir vadiden aşağıya ölümlerine doğru atılır.  Akita’da bulunan çocuklara ilk söylenen şeylerden biri, eğer dikkatli olmazlarsa Yuki-Onna’nın ruhlarını yemek için geleceğidir.

Japon Animizm’inde, yardımcı olup olmadığına bakılmaksızın tüm ruhların açlığının giderilmesi gerektiğine inanılmaktadır.  Hiburi Kamakura Festivali’nin ilk bölümünde, ruhları onurlandırmak için, içi iyi şans tılsımları ve sunularla süslenmiş olan mabedler inşa edilir.  Kannushi adı da verilen Şinto rahipleri ibadete önderlik eder.  İnce ipek bir elbise giyen rahibin elbisesi’nde bulunan pembe, kırmızı ve mavi renkte figürler, kar kaplı tabiatı vurgular.  Doğa güçlerine sakinlikleri ile meydan okuyarak,yavaşça ve sakince dualarını okurlar.  Onların önünde bir grup erkek başlarını saygıyla eğer vaziyette,  sabırla kışın kötü ruhlarına karşı ayakta dikilmektedirler.

Gece ilerledikçe şenlik ateşi yakılır ve saman balyaları ile kömür samandan halat ile bağlanır.  Hiburi dansına katılan bölge sakinleri alevden korunmak amacıyla, saçlarına başörtüsü sarar ve ellerine koruyucu eldiven giyer.  Ardından Yuki-Onna’ya karşı yapılan savaş sahnelenmeye başlanılır.

Halata bağlanan balya yanarken,  dansçı halatın ucundan tutar.  Yavaşça balya hızlanır ve koruyucu bir ışık halkası oluşturur.  Balya daha hızlı dönmeye başladıkça, rüzgar ateşi oksijen ile besleyerek,  alevi şiddetlendirir.  Isı, yere düşmekte olan karı eritir ve yağmur haline getirir.  Ateşin filizleri dansçının etrafında manyetik olarak dalgalanır.

Ateş,  kalabılığın yüzünü, bir film makarasının arkadan aydınlatmalı çerçeveleri gibi aydınlatır; toplulukta memnuniyet,  şaşkınlık ve merak ifadeleri okunmaktadır. Hiburi dansçıları seyircileri manevi bir âleme götürür.  Bu âlemde hayâletler ve ruhlar hüküm sürmektedir; akıl ve mantık bu dünyada anlamsızdır; bu âlemde insanlar kendilerini belâlara karşı  korumak için sadece ateşin mistik özelliklerini kullanabilir.

Hiburi dansçıları yoğun alevlere ve ağır duman bulutlarına karşı,  onlar kışın kötü ruhlarını kovana kadar  dayanmak zorundadır. Alevler ellerinden birkaç santim uzaktayken balya şenlik ateşinin bulunduğu yöne doğru savrulur.  Yuki-Onna tamamen gitmiş midir? Bunu sadece zaman söyleyecek. Sui-Jin’i çağırmak için ellerinden geleni yapmışlar mıdır? Kakunodate sakinlerinin geçim kaynakları buna bağlı olabilir.

Kanji’de ateş sembolü ile insan sembolü arasında bir simetri olması da bir rastlantı değildir; İki kanji işaretinde bulunan dalgalı ayak işaretleri iyilik ve kötülük için potansiyeli temsil eder.  Ateş ölüm ve yıkım getirebilir,  ancak enerji, ışık ve sıcaklık amaçlarıyla da kullanılabilir.  Benzer olarak Budist iyi ve kötü düşüncesine göre kötü insanlar,  tüm varlıkların görüldüğü,  duyulduğu ve hissedildiği fiziksel dünyada bulunabilir.  Ancak potansiyellerini iyilik için kullanmayı seçerlerse,  manevi dünyada yaşayabilirler. Bunu yaparak efsanevi Sumeru dağına ulaşabilir ve aydınlanmayı yaşayabilirler.

Kakunodate sakinlerinin sadece yanan saman balyalarını vücutlarının etrafında sallıyor olarak görülebilir; ancak daha derinlere baktığınızda,  Sumeru Dağı’nı Hiburi Kamakura’nın ateşi ile yanar şekilde görebilecek kadar şanslı olabilirsiniz.

kaynak: theculturetrip


Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Yorumlar

https://www.animeler.net/assets/images/user-avatar-s.jpg

0 comment

Write the first comment for this!

Disqus Yorumları