Gelecek Vaad Eden Çevirmen: AYS

Saygılı, yaptığı işe değer veren ve insanların hayatına dokunmak isteyen genç bir isim AYS. Kendisi ile anime ve manga çevirisi üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Çevirmenler arasından özellikle onun ismini seçerek izleyenler fark etmişlerdir; kısa sürede kaliteli işler seçerek çevirmenler topluluğundan sıyrılmayı başardı.

Standart bir girişin kimseye zararı olmaz diye düşünüyorum. Seni tanıyabilir miyiz; adın nedir, kaç yaşındasın, nerede yaşarsın, neler yaparsın?

Merhaba öncelikle, adım Furkan. 19 yaşındayım. İstanbul-Adana arasında mekik dokuyorum genelde. Okul vakti İstanbul’dayım, onun haricinde Adana’dayım.

Baya da genç bir arkadaşımızsın. Öncelikle bunu söylediğim için affet ama seni belirlemiş olduğun fansub adından, kullandığın profil fotoğrafından ya da yazışma şeklinden dolayı kadın zannedenler oluyor mu? Bunlardan biri ben olduğum için sormak istedim. Are You Sure adı nereden geliyor?

Evet, sebebini bilmediğim şekilde fazlasıyla beni kadın sanan kişiler oluyor. Şoka girenler, inanmayıp başkasına soranlar… Çok kişi var nedense böyle. Bundan yıllar önce bir oyun için hediye edilen oyun hesabı nickimdi. Başlarken pek hedef koymayarak başladığım için ne olursa olsun kafasında bu nicki seçtim.

AYS’de yanlız başına çeviri yapmak seni zorlamıyor mu? Okul ile anime ve manga çevirisi arasında nasıl denge kuruyorsun? Zaman yönetimin ile ilgili biraz bilgi aktarır mısın bize?

Klasik birfıkra vardır. Büyük taşların önce yerleştirilmesiyle ilgili. Ben de dengeyisağlamak için elimden geldiğince böyle davranmaya çalışıyorum. Okul ve yakınçevrem feragat edemeyeceğim şeyler. Geriye kalan boş vakitlerimi değerlendirmekadına da anime ve manga çevirisi ile uğraşıyorum. Seçeceğim animeleri aynı günegetirmemeye çalışıyorum veya yayın saati öğlense aşırı istemediğim sürecealmıyorum. Gece vakti başlayıp bitirmek de zor olmuyor.


İlk yaptığın çeviri manga çevirisi miydi yoksa anime mi? Yaptığın ilkçeviriyi anımsıyor musun? Zorlamış mıydı seni?

Çok fazla manga çevirisi yapmadım açıkçası. Son zamanlarda yeni yeni atıldım. İlk çevirim Pupa’ydı. 2-3 dakikalık kısa bir korku animesiydi. Basit cümleli animelerden başladım. O zamanlar çektiğim en büyük zorluklardan birisi elimin yavaş olmasıydı.

Herhangi birinden ilham alarak mı anime ya da manga çevirmeye karar verdin? Neydi “bunu yapmalıyım” dedirten şey? Bir de cidden bu adamın/kadının çevirilerini çok beğeniyorum dediğin biri ya da fansub var mı?

Türk Anime TV’de TAÇE çevirmen alımını görmüştüm. “Neden ben de yapamayayım ki?” diyerek başlama kararı aldım ve bu kararı aldığımda daha 50 bölüm anime izlememiş birisiydim.

Clauseover’ın çevirilerini severek izlerim açıkçası. Bana da çok tavsiye verip yardımcı olmuş birisidir. Yeri çok özel bir abimdir. Bunun yanında thiefpliskin, eray.gns ve unnamedfeeling’in çevirileri de çok hoştur ve varsa onları tercih ederim.

Türk anime izleyicisini nasıl tanımlarsın? Bazen çevirdiğin animelerinaltında uzayıp giden yazışmaları görüyorum da, baya sabırlı cevaplarveriyorsun.

Çeviri yapmamın en büyük sebebi sevdiğim serileri ağzımdan ulaştırmak aslında. Ben anlatırmış gibi hissetmem. Ama şu da bir gerçek ki seyirci olmadan çevirinin bir anlamı olmaz. Bu yüzden gelen soruları elimden geldiğince cevaplamaya çalışıyorum. Bazen hepsine yetişemeyip beğendiklerim oluyor. Umarım o arkadaşlar da hoş bir karşılık olarak kabul ediyordur bunu.

Bunun yanında Türk anime seyircisi arasında tanıdık bir ortam oluştu çok şükür. Sadece bazen “neden videoyu 144p yükledin?!” tarzı 5 dakika beklemeden gelen yorumlar şevk kırıcı oluyor ama teşekkürün oluşturduğu etki, hepsini nötrlemeye yetiyor.

Çevirdiğin anime ve mangalar arasından “bunu ayrı seviyorum”, “bundan daölümüne nefret ediyorum” dediklerin var mı?

Gakkou Gurashi’nin yeri aşırı ayrıdır bende. Çok severim. Ölümüne nefret ettiğim yok ama Clockwork Planet çevirirken çok sinir olduğumu hatırlıyorum. Herhangi bir önemi olmadan sürekli tekrar eden cümleleri çevirmeyi çok sıkıcı buluyorum.

 İzlediğin ilk anime, okuduğun ilk manga neydi? Nasıl tanıştın bu dünya ile?

İlk izlediğim anime çoğu kişi gibi Death Note. Üst sınıftan birisi önermişti bizim sınıfa. Sınıftan birkaç kişi izlemeye başlamıştık, hatta aramızda gizliden gizliye izleyen birisi de varmış ama kimse izlemeyince anlatmıyormuş. Manga ile tanışmam çok erken olmadı maalesef. İlk okuduğum seri Strobe Edge idi.

Kısa sürede dikkat çekici animeleri çevirmeye başladın. Hangi animeyi ya da mangayı çevireceğini neye göre belirliyorsun? Kriterlerin nelerdir?

İzleyeceğim serileri çeviriyorum aslında. İzlediğim seriyi çeviriyorumdur da. Şirin bir anakarakter, puanı yüksek bir mangaya sahip olması gibi çok şey etkileyebiliyor.  Stüdyoya ve yayın günü ile saatine dikkat ediyorum. Tür olarak da aksiyon, oyun, korku, gerilim, psikolojik seriler seçmeye çalışıyorum. Ecchi ve harem serilerde çok ve boş konuştuklarını düşündüğüm için tercih etmiyorum. Manga için de yukarıdaki kriterlere bakıyorum aslında. Bazen de yarım bırakılmış bir seriye devam ediyorum.

Üniversitede anime ya da manga çevirdiğini biliyorlar mı? Türk gençliğinin bukonuya bakışı nasıl?

Kız arkadaşım ve yakın bir arkadaşım biliyor. Aşırı animeci kişi tanımadığım için bu konuyu pek cevaplayamayacağım maalesef. 

Seni en zorlayan çeviri hangisi oldu?
İngilizce'yi büyük ölçüde anime çevire çevire öğrenen birisiyim. Bu yüzden ilk çevirilerimde şimdiye göre çok zorlanıyordum. Şu an belki de gözüm kapalı çevireceğim Sword Art Online 2. sezondaki teknik cümleler o zaman çok zorlamıştı. Shougeki no Souma’nın yemek tariflerinde de zorlandığımı hatırlıyorum.

Yarıda bıraktığın çevirileri yarıda bırakma nedenin nedir ya da nelerdir ve yarıda bıraktıkların arasından buna devam etmek isterdim dediklerin var mı?

Seriyi çevirmeye geç karar verdiğim zamanlarda güncele yetişemeyip pes ettiğim oluyor. Bunun haricinde yaz sezonunun okul başında devam etmesi de etkili olabiliyor. Shougeki no Souma güncele yetişemediğim için kalmıştı ve devam etmeyi çok isterdim. 

Yazdığın en acayip çevirmen notunu anımsıyor musun?

Tamamen şahsibir görüş olacak ama şahsi görüş barındıran çevirmen notu eklemeyi doğrubulmuyorum. Animeye hakaret gibi geliyor bana. Bu zamana kadar sadece terimaçıklamak için çevirmen notu koydum ve böyle devam edeceğim gibi geliyor.


AYS’de anime çevirilerinde yalnız olmaya devam edecek misin? Bu kategoride yalnız olma ihtiyacı neden doğdu?

Çeviri kısmında yalnız olmaya devam edeceğim gibi. Ama AYS’ı çok büyük bir aile olarak görüyorum. Ufacık bir öneride bulunmuş, teşekkürünü esirgememiş, ya da çevirdiğim bir seriyi gülümseyerek izlemiş herkes bu ailenin içinde.

Çeviri kısmında yalnız olmak ise seri seçimi gibi olaylarda daha rahat edebilmemi sağlıyor. Ya da tüm sorumluluğum seyirciye karşı oluyor. Kafamın daha rahat olduğunu düşünüyorum.

Anime ya da mangayı çevirirken üzüldüğün, mutlu olduğun anlar oldu mu? Olduysa da hangi animeler ya da mangalardı bunlar. Biraz bilgi verir misin?

Gakkou Gurashi’de çok üzüldüğümü hatırlıyorum. Onun haricindeki serilerin çoğu aksiyonolduğu için hepsini sırıtarak çeviriyordum. O an karaktere ses veriyormuş gibiolmak büyük bir heyecan.


2017 yaz animeleri arasında çevirmekten en keyif aldığın animenin adı ne? Okurlarımıza tavsiye edeceğin ve kendi çevirdiğin 3 anime adı verir misin?

Ballroom e Youkoso, Yao Shen Ji ve Kakegurui çevirirken çok zevk alıyorum. Çevirdiğim serileri gönül rahatlığı ile izleyebilirler genel olarak ama isim vermek gerekiyorsa Overlord, Youjo Senki, Zhen Hun Jie güzel serilerdir.

Anime çeviri işinden hiç para kazandın mı?

Anime çevirisinden hayır ama ücretli olarak dizi çevirmenliği yapıyorum.

Bu sektörle bireysel ya da fansub çatısı altında ilgilenen arkadaşlara tavsiyen neler olur?

Herkese tavsiye verebilecek pozisyonda olduğumu düşünmüyorum ama nasıl yaptığım üzerinden gideyim. Her bölümün çevirisi bir kez yapılıyor, elimden gelenin en iyisini o bölüm ortaya çalışıyorum. Kendisine, diğer çevirmenlere, seyirciye ve animeye saygılı olunmalı. Çeviri, bölümü Türk Anime’ye yükledikten sonra bitmemeli diye düşünüyorum.