Anime Çeviri Çağını Fitilleyen Adam: Kazasker

Rahat, samimi, eğlenceli, kendisini iyi tanıyan biri… Türkiye’de animeye ‘anime’ denilmediği dönemlerde, bundan tam 15 yıl öncesinde anime çevirisi ile uğraşan ve sahip olduğu kısıtlı imkanlara karşı emeğini, ilgisini ve sevgisini bu işe adayan ‘Kazasker’ ile söyleştik. Her sorumuza dobra olduğu kadar son derece samimi yanıtlar veren Kazasker’e röportajın en başında bir kez daha teşekkür ediyor ve anime sektörüne verdiği emekler için minnetimizi sunmak istiyorum.

 Öncelikle seni tanıyabilir miyiz; adın nedir, kaç yaşındasın, nerede yaşarsın, ne yaparsın? 
  Elbette. Klişe olarak tanıtımdan başlayalım. :) Adım Zübeyir Ayvalık. 33 yaşını bulduk. Aslında Balıkesir’de yaşıyorum. Öğretmenlik yapıyorum. Ancak şu anda yurtdışı görevi nedeniyle Almanya’dayım. Bir aksilik olmazsa 3 yıl daha buralardayım.


 Takma adını neden Kazasker olarak belirledin? 
 Aslında özel bir nedeni yok. Düşünürken hem tarihsel olsun, hem de Türkçe’ye özgü bir karakter olsun diye başladı her şey… Sonrasında bunu seçip beğendim. :)
Animeyi nasıl keşfettin? İzlediğin ilk anime hangisiydi?Süper soru. Okuması bile o günlerin kafamda canlanmasına sebep oldu. Üniversiteydim… (Evet geç başladım. :P) Bir arkadaşım vardı Hasan adında. Ne yaparsın ne edersin diye muhabbet ederken, animasyon seyrettiğini söylemişti. "Neymiş o ya" falan derken bir bölüm de bana izletti. Tabii kendisi bir yandan da bana çevirisini yaptı. Kısacık 20 dakikalık bir şey. E tabi tadı damağımda kaldı. O anime ne miydi? Tabi ki “LOVE HINA”. Keitaro-kun ~^.^~


Yaptığın ilk çeviri Great Teacher Onizuka değil mi? Kaç yılında yapmıştın bu çeviriyi? İlk çevirinde seni en çok zorlayan şeyler nelerdi?
Evet ilk yaptığım hata Onizuka oldu. :) Yılı tam hatırlamamakla birlikte 2002 falandı sanırım. Ama bu soru yanlış olmuş. :P En çok zorlayan şey yerine, kolay gelen ne vardı diye sormak daha doğru olur sanırım. :) Öncelikle İngilizcem yoktu. Evet… Ne sandınız? :) İngilizce’den neredeyse hiç anlamıyordum. Aldım elime sözlüğü kelime kelime bakıp izlemeye başladım. Sonra bir süre bu devam etti. Az buçuk anladığımı düşününce, kafasına elma düşen Newton misali aklıma bir fikir geldi. O zamanlar anime altyazısı diye bir şey yoktu. Hoş, anime bilen insan da pek yoktu. E biz de azıcık izledik ya… Tamam ya olduk biz havasında insanlık da faydalansın istedik.


Çok imkanı olan bir insan değildim. O nedenle saman kağıtlara İngilizce altyazıları yazardım. Sonra da bakkal dükkanımızda otururken bir yandan elde sözlük bunları çevirmeye çalışırdım. Yani önce izlemiş sonra çevirmiş olurdum. Daha sonra vakit olunca da bunları bilgisayara aktarırdım.

Kısacası gözlerinizi kanatan, kalp krizi geçirten üfürükten Onizuka çevirisi böyle ortaya çıktı. :D Tabii o dönemler yokluk dönemi olduğundan, insanlık buna aç kurtlar gibi saldırdı… :)

Yaptığın bir çeviri var ki; eminim pek çok hayır duası almana neden olmuştur; One Piece gibi uzun bir serinin çevrisi gözünü korkutmadı mı? Bu animeyi çevirdiğinde aldığın en acayip izleyici yorumunu anımsıyor musun? 

Hayır dua edenler sağolsun öncelikle. (Tersi de çok da… O kısmı karıştırmayalım şimdi. :)) Açıkçası başlarken sonunu düşünmedim hiç. Gittiği yere kadar giderdiye düşündüm. Ama sardıkça sardı… Sardıkça sardı derken 600’lere gelmişiz.


Açıkçası pek yorum takip eden insan değildim. Zaten internet erişim imkanım da One Piece’i çevirmeye başladığım zamanlarda ayda bir falandı. O nedenle kim ne demiş tarsi bir merakım olmadı. Ayrıca olumsuz yorumlara da genelde gülüp geçerim. Takıntım yoktur.

Yanlız bir kurt olarak yapmışsın hep çevirilerini, herhangi bir fansub’a katılmama nedenin nedir?

 “Fansub vardı da biz mi katılmadık…” diye söz başlarsam yarı doğruluk payı olur içinde sanırım. Başta hep tek başıma yaptığım için biraz alışkanlık oldu sanırım. Kısa bir Fansub deneyimimiz oldu bir arkadaşla. [TRSF] olarak Basilisk’i yapmıştık. Ben çevirisini üstlenmedim. Başka işlerini yaptım. Ama iyi işti. Sonra 2. anime olarak Capeta’yı yapalım dedik ama yürümedi. (Kulakların çınlasın NTV. :) Basilisk için dublaj yaptırdığın Kadıköy ATON’daki vatandaş bizim çevirileri kullanmayaydı iyiydi. Artık her kim ise…) 


Bir de yarım yamalak iş yapan insanlardan hiç haz etmem. Ha ben de büyük projeleri yarım bıraktım. Ama benim anlatmak istediğim: Bir gazla gelip bir gazla gidenler... Ayrıca grup oldu muişin içine belli şartlar da giriyor. “Abi altyazı hazır mı? Ne zaman pişer? Bakmillet yemek (altyazı) bekliyor… “ falan fıstık tarzı şeyler bana ters. Ben yeri gelir bir hafta yüzüne bakmam, yeri gelir günde 4 – 5 bölüm çeviririm. O yüzden tek tabanca iyidir. :)

 Hiç bir animeyi çevirirken gaza geldiğin ya da üzüldüğün oldu mu? Bazı çevirilerde acayip lokalize edilmiş terimlere, deyimlere ya da küfürlere denk geliyoruz. Senin anımsadığın böyle bir çevirin var mı?

 Belki tuhaf gelebilir, ama her animeyi izlediğimde duygusuna da kapılır giderdim. Aşırı mutluluk içeriyorsa içim içime sığmazdı, üzücüyse salya sümük dereolmasın diye diş sıkardım, coşkuluysa koltukta bir o yana bir bu yana zıplardım. Evet, çocuk gibi yaşardım duyguları. Ama tabi etrafta kimse yoksa.:D Belli terimler özellikle baş belası, en azından benim için. O nedenle şarkı çevirilerinden nefret ederim. Şimdi bile muhtemelen beceremem çevirmeyi. O nedenle o anki ruh halime göre torbadan ne çıkarsa onu yapıştırıyorum o ifadelerin olduğu yere. “Bu ne len?! Nerenden uydurdun?!” tarzı eleştiriler oluyordu bu nedenle. Bkz. Bleach. :)

 

Toplamda kaç animeyi çevirdiğini hatırlıyor musun? Bu animelerin çoğunu nasıl çevirdiğini bize kısaca anlatabilir misin? Aralarında bunu ayrı bir seviyorum bundan hiç hazetmiyorum dediklerin var mı? 
Kaç anime çevirdiğimi şimdi tam hatırlamıyorum. Aslında seri olarak çok bir çeviri yapmadım. 7, 8… Belki 10. Ama bölüm sayısının fazla olması çok gösteriyor. Bunun yanı sıra Japon dizilerinden de çevirdiklerim oldu. Hatta şimdi birkaçına bakıyorum ve bırakın çevirdiğimi, ne olduğunu bile anımsamıyorum. Nasıl çevirdiğimi anlatmak zor olur.  Aslında zor olmaz ama anlatacak bir tarafı olmadığı için zor. Bilgisayar başına otur çevir tarzındaydı genelde. 


Hazetmediklerim replikleri çok uzun olanlar. Arkadaş bir bölümde 400-500 replikmi olur ya? Conan, bu yüzden seni sevmiyorum. İşin gücün konuşmak. :)

Anime çeviri işinden hiç para kazandın mı?

Cık…Ne yazık ki. ATON dublajdan para kazanacaktık lafta. Anime kanalı kurulacağını çeviri yapıp yapamayacağımızı sormuşlardı. Yaparız dedik birkaç arkadaş. Eski mevzu. Kanal falan da kurulmadı. Adamlar her şeyi göndermeye başladılar. 2bölüm belgesel çevirdim. Birinin de parasını vermediler zaten. O yüzden bukonulara hiç girmeyelim.

Peki anime izlemeye devam ediyor musun? Okurlarımıza tavsiye edebileceğin 5 anime istesek senden, hangilerini söylersin?

Eski şevkim yok. İzlemiyorum desem yalan olmaz. Manga okumakla yetiniyorum. O yüzden anime tavsiyesi de yok yani. Kusura bakmayın. :P Piyasada ne olup bitiyor haberim yok.
Çeviri sektörünü bırakmandaki neden nedir? Yeniden dönmeyi düşünüyor musun? Ya da bir fansub kurmayı veya bir fansub’ta yer almayı?

Sıkıldım. Eski tadı alamamaya başladım. Zor gelmeye başladı. Hayattaki sorumluluklarım arttı. Evlendim… falan darken koptuk iyice. Aslında geri dönmeyi denedim. Hatta 4- 5 bölüm de çeviri yaptım. Ama ne yazık ki olmayınca olmuyor. Bundan sonra da çeviri ya da fansub işinde olacağımı sanmıyorum. Bir de çok kaliteli çeviri yapan arkadaşlar var. Emin olun şimdi çeviri yapsam, onların yanında amatör kalır. Bizim çevirilerin yoklukta gideri vardı. Bir de insanları gazlamışolduk. Birçok insan bu işlere başladı. Kimileri efsane oldu. Kimileri bu sayede farklı mecralara daldı. Kısacası “Büyük Çeviri Çağı” nın fitilini ateşledim. 


Bu da bana yeter. (Ulan Gol D. Roger gibi hissettim kendimi. :D)

Bu sektörle bireysel ya da fansbub çatısı altında ilgilenen arkadaşlara tavsiyen neler olur?

En basidinden insanların söylediklerine takılmayın. Herkesin kendi kulvarı var. Herkesin kendi temposu var. İnsanların yazdıklarını söylediklerini kendinize dert ederseniz, yaptığınız işte ilerleyemezsiniz. Yeter herhalde yav? İşi bilene iş öğretemeyiz herhalde. ;) Hepinize, tüm anime camiasına, beni hatırlayan, hatırlamayan herkese kucak dolusu sevgiler.