RÖPORTAJ: Attack on Titan'ın Mangakası Hajime İsayama ve Editörü Shintarou Kawakubo İle Serinin Kökenine Doğru Bir Sohbet
Attack on Titan'ın mangakası Hajime İsayama ve editörü Shintarou Kawakubo ile yaptığımız bu röportajda hikayenin arkasındaki kökeni öğrendik. Yayınlanmasındaki süreçten karakterlerin ve titanların tasarımına dair her şeyin konuşulduğu bu sohbeti hiçbir AOT fanı kaçırmamalı.

Attack on Titan'ın arkasındaki varoluşun nasıl başladığını sormakla başlamak istiyorum. Titanları ilk nasıl aklınıza geldi?

 

     İsayama: Hatırladığım kadarıyla devasa yaratıkları anaokulundan beri seviyorum ve eskiden tüm zamanımı dinazorları çizerek geçirirdim. Fakat bu canlıları çizmekten keyif aldığım kadar onlara karşı bir korku hissediyordum. Jurassic Park'ta bir adamın dinazordan kaçıp banyoya saklandığı etkileyici bir sahne vardı ve dinazor sonunda banyoyu yok edip adamı mideye indiriyordu. Bu sahne bana hatırladığım kadarıyla korkutucu aynı zamanda garip bir şekilde eğlenceli gelmişti.

Ve dinazorlar sonunda titanlara mı evrimleşti ?

     İsayama: Evet. Dinazorların titanlara dönüşmesinin büyük bir kısmına sevdiğim macera video oyunu Muv Luv Alternative oyunu neden oldu. Oyunda insanlık BETA denilen dev gibi dünya dışı canlılar tarafından yok olmanın eşiğine geliyordu . Bu bilinmeyen canlılar tarafından avlanma konsepti bana uğursuz ve korkutucu gelmişti. İlave olarak insan ırkı nesli tükenme tehlikesinde olacak kadar azalmıştı ve bunun kendisi ilgi çekiciydi. Bu, insanların devler tarafından avlandığı dünyanın başlangıç noktalarından biri oldu.

 

 

Başlangıçta, Attack on Titan ilk sayısını 65 sayfa olarak çizdin ve Kodasha'ya gönderdin değil mi?

    İsayama: Doğru. Bu bana iş bulmanın bir parçası gibi hissettirmişti. Bay Kawakubo ile o zaman tanıştım.

    Kawakubo: Sonunda hikayede gözüktüm(gülerek). Attack on Titan'ın kabul eden bendim. Bu noktada Bay İsayama Fukuoka'da teknik üniversiteye gidiyordu ve Tokya'daki bir yayıncıya gereken parçaları göndermesi gereken bir programdaydı. 

    İsayama: Evet, grup olarak gitmek daha ucuz olduğundan bazı sınıf arkadaşlarım ve ben Tokyo'ya gittiğimiz bir çeşit tur düzenledik ve bazı yayıncılarla görüştük.

Bay Kawakubo , Bay İsayama öğrencilik zamanlarında gördüğünüzde izlenminiz ne oldu ?

    Kawakubo: Bakalım... Kişisel olarak hakkında ne düşündüğümü çok iyi hatırlamıyorum.(gülerek). Ancak söylemeliyim ki o zamandan beri hiç değişmedi. İnsan içinde kesinlikle  sessiz biridir hatta sadece ikimiz olduğumuzda bile çok konuşan biri değildir. Kibarlığı ise diğer bir hiç değişmeyen özelliği.

Pekala, Bay İsayama sizin Bay Kawakubo üzerinizdeki izleminiz nasıldı?

    İsayama: Adamım, o gençti.

    Kawakubo: Kodasha'daki ilk yılımdı.

    İsayama: Aynı zamanda aşırı yorgun gözüküyordu.

    Kawakubo: (Gülerek) Bazen ben işe giderken aynı asansöre binerdi. İlk sayıyı  teslim eden adam olduğunu biliyodum fakat aslında onu hiç tanımıyordum. Onun gerçek halini gördüğümü söyleyebilirsiniz(gülerek).

   İsayama: Aslında Bay Kawakubo ve benim tansiyonumuz       düşük.

Seri bu kadar etkileyici olmasına rağmen ikiniz arasındaki soğukkanlılığa ve senkronizasyona çok şaşırdım. Bay İsayama Attack on Titan'ı teslim ettiğinde hazırlıksız mı yakalandınız?

    Kawakubo: Bunu çok iyi hatırlıyorum, hikayenin kendisi ilgi çekiciydi fakat bundan daha fazlası çizimlerdeki enerjiyi hissedebiliyordunuz. Teknik okulda bir öğrenci olduğu için profesyonel bir mangaka ile karşılaştırmaya gerek yoktu ancak her sayfasında, her çizgide duygularınızı yakalayan bir şey vardı. Bu kulağa biraz abartı geliyor olabilir fakat bende güçlü bir etki bıraktı.

Bu nedenle görüntüler gibi ''Titanlar''da o kadar fazla konsepte dahil değil miydi?

    Kawakubo: Evet. Hala şirkete girdiğim ilk yıldı ve Haziran'da yazı işleri departmanına atanmıştım. Bay İsayama bize tek sayı ile Temmuz'da geldi bu yüzden mangayı 2 ay içinde bile  profesyonel bir editor gibi okuyamadım. Belki de bu yüzden para konusunda haklı olduğumda sanat eseri hakkında belirsiz bir nefret hissediyorum.

Attack on Titan dergide serileştirmeden önce 3 yıl geçti. Bu zaman içinde ne yaptınız?

    İsayama: Bay Kawakubo bana Çaylak Ödülü'nü kazanmayı denememi söyledi bu yüzden geçici olarak AOT üzerinde çalışmayı bıraktım ve tamamen ayrı bir hikaye oluşturdum.

    Kawakubo: AoT'nin 1. sayısı derginin editör departmanı tarafından düzenlenen aylık Manga Grand Prix ilk defa kazandı ve Grand Prix'i yöneten bendim. Yine de Çaylak Ödülü kazananını dergide serileştirmek gelenek olduğundan ona hedefinin bu olması gerektiğini söyledim.

Yani bu yüzden Heart Break One ve orz. ve bunlarla Çaylak Ödülünü kazandınız. Elinizin altındaki bu ödüllerle manganızın serileştirilmesi hedefine ulaşabilirdiniz.

    İsayama: Hafızama göre hikaye ödülü kazanmadan önce bile serileştirilmeye çalışılmıştı değil mi?

    Kawakubo: orz. tamamlandığında ödülü kazanacağından emindim dolayısıyla sonuçlar açıklanmadan hikayenin serileştirmenin planlamasını düşünmeye başlamamızı önerdim.

Bu planlar Attack on Titan için miydi ?

     İsayama: Hayır, başlangıçta tamamen ayrı üç tane pilot yazmıştım. Bunu tamamen unuttuğumu söylebilirsiniz. Oldukça endişelendim, bu durum Kodasha ile iletişim kurduğumda yaşandı. Fakat Bay Kawakubo ile üç yeni pilot parça ile ilgili konuştuğumda bana AOT'nin serileştirilmesini isteyip istemediğimi sordu ,bunu hala hatırlarım.

AoT'yi seçmenize ne sebep Bay Kawakubo ?

   Kawakubo: Hmm, Bay İsayama'nın önerdiği yeni pilot çizimler düşündüğüm kadar kötü değildi. Aksine çok ilginçlerdi fakat bazı sebeplerden dolayı Aot'yi okuduğumda kafamdan çıkaramadım. Ona herhangi gizli eski hikaye varsa onları serileştirebilceğimizi söyledim ve bana bunun üzerinde bir süredir düşündüğünü söyledi ve bana birkaç sahne gösterdi. Bende ona bu fikirlerden devam etmemizi istedim.

   İsayama: Sonra Bay Kawakubo ile bir görüşme yaptık, eve dönerken trende aklıma daha fazla  fikir geldi. Bütün bunların genişlemesi şimdiki Aot'yi oluşturdu.

 

''Karaterlerin çiziminde oldukça kötüydüm.''

Aot 8 yıl boyunca serileştirildi .Başlangıçta ve şimdi değiştirmek istediğiniz bir şey oldu mu?

    İsayama: Başlangıçta beni cezbeden şey titanlar tarafından avlanıp yok olmanın eşiğine gelmiş insanlık çerçevesiydi. The Village ve The Mist filmlerinin dışındaki bir şey gibiydi. Bu ve dövüş sanatları fanı olduğumdan dolayı titanları yumruk yumruğa dövüşürken çizmek istedim. Profesyonel güreş veya Ultraman'daki dövüş sahneleri gibi değil , dürüst olmak gerekirse daha çok  tanrıların savaşırken kullandığı gibi bir güçle birini öldürebileceğiniz mantıksal hareketler çizmek istemiştim. Fakat sonra bu tür birkaç sahne çizince kendi sistemimin dışına çıktığını anladım ve farkettim ki aslında gerçekten böyle bir şey istemiyorum.

Yani kafandaki fikirler insalara değil titanlara mı odaklanmıştı?

    İsayama: Kesinlikle öyle. Doğrusu karakterleri o kadar çok düşünmemiştim. Şimdi, Eren, Mikasa ve Armin temelde Aot'nin kendisi bu yüzden bazı noktalarda karakterlerin titanlardan daha büyük olduğunu düşünüyorum.

Neden karakterlerin önemli olmayacağını düşündün?

    İsayama: Onların çok önemli olmadığını düşünmemiş olsam bile başlangıçta karakterler çizimlerim gerçekten kötüydü ve onların benim zayıf noktam olduğunu farkettim. Tabi ki daha beğenilen karekter çizimleri yapmam gerektiğini biliyordum fakat hiç o karakterlerin büyüyüp şimdiki hale dönüşeceklerini düşünmedim. Karakterleri çizmeyi Eren ve arkadaşlarını çizerken öğrendim ve şimdi bu işte o kadar kötü olmadığımı hissediyorum.

Bay Kawakubo seriyi denetlemeye başladığında ne çeşit bir etkisi oldu?

    İsayama: Temelde pilot çizimler, kaba çizimler ve sunduğum şeylerler ilgili birçok soru sorar ve sonra sayesinde bu zamana kadar düşünemediğim çokça nokta ve problem gün yüzüne çıkar. Genellikle kendimden emin bir şekilde hikayeyi bitirdiğimi düşünürüm sonra o mantıklı gelmeyen bir noktaya değinir. Fakat günler geçer ve ben tekrar okurum ve düşünürüm ve ''Evet , o haklı'' derim. Bu yüzden bir şey çizdikten hemen sonra pek hislerime pek güvenmem. Kendilerine fazla güvenen yazarların okuyucularıyla fazlasıyla temassız olduğunuda iddia edebilirim.

    Kawakubo: Çok alakalı olduğundan emin değilim fakat şu anda Mieko Kawakami'nin Haruki Murakami ile röportajı olan Haruki Murakami: Uzun Uzun Röportaj adlı kitabı okuyorum ve kitapta Murakami şöyle söylüyor: ''Bir romanı yazmayı bitirdiğinde beynin aşırı uyarılmıştır ve seviyeli kararlar vermek için bir soğuma periyoduna ihityacın olur.'' Bunu okuduğumda aklıma  hemen Bay İsayama geldi.

Başınıza böyle bir şey geldi mi?

    Kawakubo: Bazen tasarısı hakkında kendi değerlendirmesini dinlerim, bilirsiniz ya içine sinmiştir ya da sinmemiştir. Bunu yaptığımızda çoğu zaman o ''Şimdi emin değilim'' der. Ben genellikle önceden kafamda biraz planlama yaparım böylece farkettiğim ya da söylemek istediğim şeylere değinirim o da benimle aynı fikirde olsun ya da olmasın '' Ne demek istediğini anladım, eve gittiğimde üstünde düşüneceğim'' der. Sonra ortaya çıkan kaba taslağı yorumladığında bazen benim değimdiğim noktalarıda yansıtır bazen de tamamen göz ardı eder. Tüm takdiri kendisine bırakırım.

Bay Kawakubo'nun fikirlerinin önemli ölçüde seriyi değiştirdiğini söyleyebilir misiniz?

    İsayama: (Gülerek) Olabilecek en hızlı şekilde oldukça fazla travmatik anıyı unutmaya çalışıyorum, fakat muhtemel hikayenin özünde farklı değişikler sağladı sadece benim hafızam bu konuda biraz silik.

    Kawakubo:  Bende bunları hemen unutucağım bu yüzden söyleyeceğim şeyleden emin olmamakla birlikte dördüncü ya da beşinci cilde kadar kısmen veya tamamen reddettiğim taslaklar olduğunu hatırlıyorum. Eskiden ikimizde çaylak iken ve umutsuzca yetenekli profesyoneller olmayı isterken beraber birçok inişler ve çıkışlardan geçtik. Günüzmüzde küçük şeyler olabilir fakat büyük değişiklikler nadiren meydana gelir.

    İsayama: Son zamanlarda bir şey olmuştu. 22.sayının sonucunu önemli ölçüde onun yönlendirmeleriyle değiştirdim. İlk kaba taslakta Eren'in motivasyonun ne olduğunu tamamen atlamıştım. Sonuç olarak Bay Kawakubo'nun bana söylediği gibi yeniden kurarak kendimi anladım ve Eren'in varoluş anlamının olduğunun farkına vardım.

 

Editör Notu: Röportajın tamamı çevrilmemiştir isteyenler linkteki kaynaktan tamamına ulaşabilir. İyi okumalar.

Kaynak: Febri , MAL

Görüş ve önerileriniz için [email protected] adresine mail atabilirsiniz.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Yorumlar

https://www.animeler.net/assets/images/user-avatar-s.jpg

0 comment

Write the first comment for this!

Disqus Yorumları