The Reflection İlk Bölüm İncelemesi

Ne desem nasıl desem nereden başlasam bilemiyorum. Bende bu karmaşıklığı hafifletmek için artıları ve eksikleri ayrı ayrı belirtmeye karar verdim.

Şöyle başlayalım; insanlar "çizgi romandan fırlama anime yapmışlar" desinler diye özel olarak hazırlamışlar bunu.  Şu kareye bakar mısınız?

 Sağlam bir kahkaha atmamak çok zor ama kimilerinin de burada kaşlarını çattığından eminim. Dalgaya vurmuşlar ama anime bu sonuçta çok ta hor görmemek lazım ben olumlu tarafından yaklaşıp renk kattığını düşündüm, ya koymasalardı arkaya bu yazıyı. Zaten o zaman karakteri ön plana alırlardı dersiniz, tatsız tuzsuz bir şey olurdu. Absürtlüğün dibine vurmuşlar, bölümün tamamında çizimleri arka plana atmışlar ama çizmek istedikleri yerde de tam yapmışlar. Ben Eleanor'un kötü çizildiği tek bir yer bile göremedim mesela. Kötü olmuş diyemem ama doğru yaptıklarını da söyleyemeyeceğim. İdare eder diyelim. Tabi bunu derken arka plandaki Amerikan bayraklarını hiç olaya dahil etmiyorum tadımız kaçmasın, abartılı ve saçma buluyorum.

Sevdiğim bir noktaya değinirsek karakterler çok hoş. Bütün insanların önünde temiz dayak yemesine karşın iyi niyeti ve 'her gün dayak yeyip insan kurtarıyormuş' havasındaki robot kılıklı adamımızın adı Izzet. Bir yanı sürekli anılarda yaşarmışçasına takıntılı karakter ise X-on. Bence adından kim olduğu belli zaten, fazla betimlememe gerek yok.

Hikayenin başından değil de ortasından başlamaksa yeni trend mi oldu ne. Hadi bakalım hayırlısı.