The Promised Neverland, Daha İlk Bölümden Nasıl Enfes Bir Kötü Karakter Yarattı?
Bu sezonun anime kahramanı belli oldu minna-san!

Tamam, öyleyse şu sorumu bir aradan çıkaralım, çünkü önümüzdeki ay karşıma çıkan herkese ve size şunu soracağımdan eminim: The Promise Neverland ‘ı henüz izlemedin mi??? Müthiş ve kesinlikle en yakın zamanda mangası ile birlikte klasikler arasında yerini alacak. Ben bu cümleye geçene kadar henüz başlamadınız mı? Çünkü eğer izlemediyseniz "Bir solukta bitti, tadı damağımda kaldı" diyebileceğiniz bir animeden mahrumsunuz ve tek bölümle nasıl şahane bir kötü karakter yaratıldığına şahit olmadınız! Bu kötü karakterin yaradılışına dair spoiler'lar için elbette makalemize geri dönebilirsin. 

Temel olarak; animenin ana karakteri ‘Anne’ denilen bir kadın ve anime herhangi bir ekstra çaba sarf etmeden onu korkutucu kılmakla gerçekten iyi bir iş çıkarıyor: Kötülüğü, kötücül emelleri ya da kabus haline gelmesine yol açan karanlık geçmişi hakkında gösterişli konuşmalar yapmıyor. Bunun yerine, kendine çoğu yan karakterden daha az replik buluyor. Kelimenin tam anlamıyla kovalamaca oynamayı seven bir çocuk, ondan daha fazla ekran süresine sahip. Bunun yerine,  ‘Anne’ hakkında çocukların söyledikleri daha fazla bilgi edinmenizi sağlıyor.

kids

Bu da beni bir sonraki noktaya getiriyor: Çocukların bakış açısı müthiş önemli. Çocukken, yetişkinler esasında seni kucaklayan büyük ağaçlar gibidir. Yetişkinler genellikle iki kategoriye ayrılır: güven figürleri ve otorite figürleri. Ve her ikisine de sahip bir yetişkin, Anne gibi, aniden bir düşmana dönüşürse korkunç olur. Diğer çocuklar CapriSun’ınızı çalacak ve HunterxHunter’daki ‘x’in sessiz harf olmadığını söyleyecekler. Yetişkinler size daha çok meyve suyu alacaklar ve o çocukların sahte oyuncular olduklarını söyleyecekler. Yani güveninizin sarsılması an meselesiyken bu yetişkinin aslında sizi avladığını öğrenmek yeterince korkutucu değil mi, he? 

Buna bir de, çocukların evin dışındaki hayatın nasıl olduğunu çok az bildiği gerçeğini eklerseniz, korku ve kaos ikiye katlanır. Çocuklar kaçma fikrini zar zor idrak edebilirler, yapabilseler bile, dünyanın geri kalanında neler  oluyor? Evde kalırlarsa, kesinlikle hayatta kalamayacaklar ama dışarıda daha iyisini bulabilecekler mi daha iyisini yapabilecekler mi? 

Anne'nin sınırı çekmesi de çocukların şanslı olduğunu göstermez. Slasher tarzındaki kötü karakter Micheal Myers’ın (Halloween Serisi karakteri)  tutulmasının sebeplerinden biri, ifadesiz maskesinin sizi kendi duygularınızı yansıtmaya zorlamasıdır. Boş bir sayfayı gerekçe göstermek yerine nedenini anlamak için çabalamaya zorlar.  ‘Anne’ biraz da böyle ve bu yüzden yapabileceğin tek şey karmaşa ve dehşet içinde tepki vermek. En sıcakkanlı halinle, Emma’ya ondan hoşlandığını çünkü ‘ailesini derinden önemsediğini’ söylerken bile, geriye dönük bir şaşkınlık havuzuna daldırıyor Emma'yı da izleyeni de. Bununla ne demek istiyor? BANA SIRLARINI SÖYLE ANİME.

care

Ve o kısmen bocaladığımız an,  ‘Anne’yi bölümün sonunda karşılaştığımız acayipliklerden daha da korkutucu kılan şeydir. Biraz Kuzuların Sessizliği gibi. Bu filmde Buffalo Bill; ölü kadınların derisini giyen, cesetlerin ağızlarına güve koyan, insanları büyük bir çukura hapseden ve sonunda Clarice Starling’i karanlıkta kovalayan, hak ettiği değeri görmemiş bir PS2 oyunu patronu gibi. Ama herkesin bu filmden hatırladığı kişi Hannibal Lecter, eğer hatırlamıyorsanız, tıslayarak konuşan, beyaz tişörtlü adam.

The Promised Land’in ilk bölümünde, çocukları yiyen tuhaf görünümlü canavarlarla karşılaşıyoruz, fakat yine de bu makaleyi beyaz önlüklü sessiz kadın etrafında örüyorum. Her nasılsa, ağız dalaşı eden balçık şeytanlarından neredeyse daha az insancıl. Bu canavarları anlıyoruz, çünkü dışarıdan oldukları canavarlar gibi görünüyorlar.  ‘Anne’den çok etkilendik, çünkü kendisine dair anlamadığımız tonla şey var.

monster

Ve son olarak; ‘Anne’nin sondaki hiddetli bakışları ‘filmin sonunda slasher kötü gözlerini açar’ devamının geleceğini gösterir nitelikte. 13. Cuma filminden ‘ki ki kia ma ma’ ses efekti bile eklenmiş olabilir.  Biliyor musun, birisi bunları muhakkak bir araya getirecektir. 

Sonuç olarak, The Promised Neverland’in ilk bölümü müthiş ve eğer izlemeden bunu okuyorsanız bana okkalı bir lanet okumaz koşa koşa animeyi izlemeye başlarsınız. Sadece bir bölüm gördük ama ‘Anne’ tasviri, kalan 12 bölüm için beni heyecanda bırakıyor.

kaynak: crunchyroll 

I'm just a soul whose intentions are good..

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Yorumlar

https://www.animeler.net/assets/images/user-avatar-s.jpg

0 comment

Write the first comment for this!

Disqus Yorumları