İlk Bakış: 2021 Bahar Sezonu
2021 Bahar Sezonunda neleri izlemeli?

Fumetsu no Anata e

Image

Stüdyo: Brain's Base

Türler: Doğaüstü, Dram, Fantezi, Macera, Psikolojik

Bölüm Sayısı: 3/20

Kaynak: Manga

Özet: En başında sadece bir küreydi. Öylesine bir küre değil. Birçok şeyin etkisinde kalıp, ardından değişime uğrayan bir küre. Küreyi Dünya'ya bırakıp gözlemlemeye karar verdim. "O" iki şey yapabiliyordu: "Onu" harekete geçiren şeyin biçimini almak ve öldükten sonra hayata geri dönmek. "O" küreden kayaya, sonra kurda ve nihayet oğlana dönüştü; ama hiçbir şey bilmeyen yeni doğmuş bir bebek gibi dolaşmaya devam etti. "O" oğlan halindeyken Fushi oldu ve ardından yeni deneyimler, yeni yerler ve yeni insanlar arayışında sonsuz bir yolculuğa çıktı...

İlk Bakış: Fumetsu no Anata e, 2020 Sonbahar Sezonunda en çok beklediğim animelerden birisiydi ve covid yüzünden ertelenmesine oldukça üzülmüştüm. Mangası hakkında hiçbir şey bilmesem de fantezi-macera ikilisinin büyük bir fanı olarak Brain's Base'den gelecek olan bu yüksek prodüksiyonlu anime ilgimi fazlasıyla çekiyordu. İlk üç bölümü izlememin ardından da beklentilerimin boşa çıkmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Maceraya yeni başladığımız için benim en çok merak ettiğim kısımlara daha gelmedik ama Fumetsu no Anata e çok iyi bir başlangıç yaptı. Hatta bazıları için o başlangıç o kadar iyi olmuş olacak ki daha ilk bölümünün ardından interneti kasıp kavuran bir animeye dönüştü. Ben her ne kadar ilk bölümü sevsem ve insanların neyi bu kadar abarttıklarını anlıyor olsam da çoğunluğun aksine pek coşmadım. Bunun sebebi ise tamamen kişisel tercihler; ben bu tarz hikayelerde maceranın yavaş yavaş ateşlendiği ve hikayenin geçtiği dünyayı daha çok tanıdığımız kısımlara coşuyorum ve o kısımlar da büyük ihtimalle animenin ortalarına doğru gelecek. Bu olmadan önce de Fumetsu no Anata e'nin benim için ortalama bir anime olmasını bekliyordum ama yanılmışım. March'ın hikayesini anlatan ve Fushi'nin hayvani içgüdülerini gösteren iki ve üçüncü bölümler çok iyiydi. Aptal gelenekler uğruna geleceği elinden çalınacak bir kız çocuğunun bakış açısını çok güzel yansıtmak ile kalmıyor, Fushi'yi direkt olarak ikinci bölümün başındaki 30 saniyelik bir sekans ile normal bir insan haline getirmek yerine gelişimine yavaş yavaş tanık olmamızı sağlıyordu. Eğer hikayenin devamı da böyle yavaş ama insanı ileride ne olacağını merak ettiren bir şekilde ilerlerse Fumetsu no Anata e'nin benim gibi bir fantezi-macera hayranı için senenin en iyi isimlerinden birisi olacağına şüphe yok. Ayrıca animasyon kalitesi de harika. Çizimler bazı kısımlarda çok iyiyken bazı kısımlar da yavan olsa da animasyonların kalitesi geride bıraktığımız üç bölüm boyunca hiçbir kusur barındırmıyordu. Ses konusunda ise daha bir şey söylemek için erken, seslendirmeler ve müziklerde öne çıkan pek bir şey yoktu.

 Önümüzde daha 17 bölüm olduğu için Fumetsu no Anata e şimdilik başkalarına önerebileceğim bir şey değil. Zaten sezonluk animeleri hafta hafta takip eden kişiler çoktan izlemiştir, bu kadar ses getiren bir animeyi gözden kaçırma imkanları yok.

İzleme Linki

Fruits Basket: The Final

Image

Stüdyo: TMS Entertainment

Türler: Doğaüstü, Dram, Komedi, Romantizm

Bölüm Sayısı: 4/?

Kaynak: Manga

Özet: 2019'da başlayan yeniden yapım Fruits Basket serisinin üçüncü ve final sezonudur.

İlk Bakış: BAŞYAPIT. 2019'da başlayan Fruits Basket serisi uzun süredir benim gözümde bir başyapıt konumunda ama bu sezon daha ilk bölümünden çıtayı çok daha yükseğe koymayı başardı. "Final" adının hakkını vererek ilk iki sezondaki yavaş başlangıçların aksine direkt olarak ağır top sayabileceğimiz dört bölüm ile bizi buluşturan Fruits Basket: The Final için şu anlık tek endişem bölüm sayısı. Eğer şu ana kadar uyarlamadıkları tüm manga bölümlerini uyarlamaya kararlılarsa 24-25 bölümlük bir sezon bizi bekliyor ama benim endişem bu sezonu ikiye bölebilme ihtimallerinin olması. Çoğu kişinin aksine 13 bölümün ardından final yapmaları konusunda hiçbir endişem yok, çünkü manganın yaratıcısı Natsuki Takaya animeye denetmenlik ediyor olduğu için aşırı değer verdiği eserinin uyarlamasının son ayakta alt üst edilmesine izin vereceğini sanmıyorum. Sonuçta kadın sırf kendi isteği doğrultusunda 2001'deki uyarlamada çalışmış hiç kimseyi bu yeni projeye dahil ettirmeyecek kadar sözünü geçirebilen birisi ve eğer final sezonu 13 bölüm olacaksa bile bu planlama 2-3 sene öncesinde yapıldığı için arada geçen süreçte söz geçirme konusunun etkileri konusunda herhangi bir şeyin değişmiş olma durumu da yok. Covid nedeniyle çizim kalitesinde biraz düşüş olsa da animasyonlar zaten ilk iki sezonda da öyle ahım şahım olmadığı için aynı kalitede devam ediyorlar. Sezonun ilerleyen kısımlarındaki önemli sahnelerde önceki sezonda yaptıkları gibi harika ışıklandırmalar kullanabilirlerse çizim kalitesindeki eksiği de bir nebze olsun kapatmış olurlar. Müzikler ve ses yönetmenliği de hala aynı kalitesini koruyor. Çok talihsiz olaylar yaşanmadığı sürece Fruits Basket: The Final'ın tıpkı geçen iki sezonda da olduğu gibi benim için yılın en iyi animelerinden birisi olacağına dair hiçbir şüphem yok. Eğer izleyecek karakter odaklı dram animesi arıyorsanız, yeniden yapım Fruits Basket serisi kaçırmamanız gereken isimlerden birisi.

İzleme Linki

Vivy: Fluorite Eye's Song

Image

Stüdyo: Wit Studio

Türler: Aksiyon, Bilim Kurgu, Dram, Gerilim

Bölüm Sayısı: 5/13

Kaynak: Orijinal

Özet: Nierland; hayallerin, umutların ve bilimin iç içe geçtiği bir yapay zeka tema parkıdır. Yaratılan ilk otonom insansı yapay zeka Diva, tema parkı için şarkıcı yapay zeka rolünü üstlenir. Şarkılar söyleyerek herkesi mutlu etme görevini yerine getirmek için tüm kalbiyle sahne almaya devam etmektedir. Fakat tema parkı her şeye rağmen popülerlikten yoksundur. Bir gün, 100 yıl sonra yapay zeka ve insan arasında çıkacak olan savaşı önlemek için gelecekten gönderilen Matsumoto adlı bir yapay zeka Diva'nın karşısına çıkar. Farklı görevlere sahip bu iki yapay zekanın karşılaşması önlerindeki 100 yıla nasıl yön verecektir?

İlk Bakış: Shingeki no Kyojin'i saldıktan sonra sırtlarından büyük bir yükü atmış ve tutkularını saçma sapan proje takvimleri olmadan rahatça ortaya koymaya kararlı olan Wit Studio'nun yeni orijinal animesine hoş geldiniz. Vivy: FES, ilk 5 bölümündeki hikaye anlatımı, prodüksiyon kalitesi ve ses kalitesi ile beni çok etkiledi. Hikayede ufak tefek açıklar olsa da bunlar ya göz ardı edilebilecek ya da ilerleyen bölümlerde açıklanabilecek şeyler. Şu anlık tek endişem, ilk 4 bölümde kullandıkları ve 5-6. bölümlerde de kullanacaklarmış gibi duran ikişer bölümlük olay örgülerini son bölüme kadar devam ettirip aceleye getirilmiş bir final ortaya koymaları. Eğer son 4-5 bölümde tek bir olay örgüsü ile final yaparlarsa işte o zaman Vivy senenin en iyi animelerinden birisi haline gelebilir. Orijinal animelerin son zamanlarda yaşattığı hayal kırıklıkları göz önüne aldığımızda eğer aceleniz yoksa Vivy'nin bittikten sonra aldığı tepkilere göre izleyip izlememeye karar vermenizi öneriyorum.

İzleme Linki

Yuukoku no Moriarty Part 2

Image

Stüdyo: Production I.G

Türler: Gizem, Psikolojik

Bölüm Sayısı: 4/13

Kaynak: Manga

Özet: 2020 Sonbahar Sezonunda başlayan Yuukaku no Moriarty animesinin ikinci parçasıdır.

İlk Bakış: Yuukaku no Moriarty 12. bölümü ile kaldığı yerden devam ediyor ve şu anlık ilk sezondan çok daha iyi bir şekilde ilerliyor. İlk sezon bölümsel hikayeleri ile 19.yy İngiltere'sinde geçen bir suç hikayesiydi, ikinci sezon ise 3-4 bölümlük olay örgüleri ile çok daha heyecanlı bir hikaye sunacakmış gibi duruyor. Kadroya yeni eklenen "Irene Adler" karakteri ilk üç bölümde bize harika bir gösteri sunmayı başardı ve yanında getirdiği olay örgüsü de oldukça ilgi çekiciydi. Görsel kalite ise hala aynı bir şekilde devam ediyor, Production I.G çok şükür bize Haikyuu!!: To The Top 2'deki gibi bir facia daha yaşatmadı. Umarım sezonun devamında gelecek olay örgüleri de en az ilki kadar iyi olur.

İzleme Linki

86 Part 1

Image

Stüdyo: A-1 Pictures

Türler: Bilim Kurgu, Dram, Meka

Bölüm Sayısı: 3/11 (Part 2'nin kaç bölüm olacağı ve ne zaman çıkacağı daha duyurulmadı)

Kaynak: Hafif Roman

Özet: San Magnolia Cumhuriyeti, komşu Gidian İmparatorluğu’nun Lejyon olarak bilinen insansız hava araçları (Dron) tarafından kuşatılmıştır. Yıllarca süren özenli çalışmalardan sonra, Cumhuriyet sonunda tek taraflı mücadeleyi zayiatsız bir savaşa çevirmek için kendi otonom hava araçlarını geliştirir. Gerçekte ise kansız savaş diye bir şey yoktur. Güçlendirilmiş duvarların ötesinde cumhuriyet bölgesini koruyan ve ‘varolmayan’ Seksen Altı bölgesi uzanır. Terk edilmiş bu bölgenin genç erkek ve kadınları Seksen Altı olarak damgalanır ve insanlıklarından sıyrılıp savaşta 'insansız!' hava araçlarına pilotluk yaparlar. Shin, savaş alanında genç Seksen Altılıların bir müfrezesinin eylemlerini yönetmektedir. Lena ise cumhuriyetin başkentinden uzaktan haberleşme araçları ile savaş alanındaki Seksen Altılara liderlik etmektedir.

İlk Bakış: Bundan 2 sene önce hafif romanının ilk cildini okuyup aşırı beğendiğim 86 uzun süredir beklediğim bir animeydi ve tam yavaş yavaş kitaptaki detayları unutmaya başladığım sırada çıkmış olması benim için harika bir zamanlama oldu. Hikayenin önemli kısımlarını hayal meyal hatırlasam da detayları tamamen aklımdan silinmiş durumda ve bu detaylara sanki ilk kez deneyim edercesine bir kez daha tanık ediyor olmak çok güzel bir his. Tabii bunda A-1 Pictures'ın şaşırtıcı derecede iyi bir iş ortaya koyuyor olmasının da etkisi var. Dürüst olayım, anime uyarlamasını A-1 Pictures'ın yapacağını ve yönetmenin stüdyo dışından birisi olmayacağını öğrendiğimde büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım. Yine vasat bir A-1 uyarlaması bizi bekliyor diye düşünmüştüm ama görünüşe göre A-1 Pictures, geçmişte yaptığı hataları bir daha yapmamaya kararlı. İlk üç bölümde hikayeye dair herhangi bir tuhaflık hissetmeyince açıp kitabın başlarını tekrar okudum ve her ne kadar doğal olarak değiştirilen kısımlar olsa da genel olarak tempo bakımından harika bir uyarlama ortaya koyduklarını gördüm. Bunun yanı sıra A-1 animasyon ve çizim konusunda zaten hep iyiydi, 86'da da bu değişmemiş. Çizimlere dair tek sorunum burunları çizerken benim hiç sevmediğim bir çizim stili kullanmış olmaları. Bu 2-3 sene önce olsa çok gözüme batar ve seyir zevkimi fazlasıyla baltalardı ama hem artık bu tarz şeyleri biraz da olsa göz ardı etmeyi öğrenebilmiş olmam, hem de savaş alanındaki sahnelerde 2D-3D kullanımını harika becermiş olmaları sayesinde görmezden gelebildim. Ayrıca harika seslendirme performansları ile Hiroyuki Sawano ve Kohta Yamamoto'nun ellerinden çıkmış kaliteli müzikler de cabası. 86 şu anda harika bir uyarlama olarak ilerliyor ve eğer ilerleyen bölümlerde sapıtmazlarsa Part 1'in ikinci yarısında uçuşa geçecek bir anime olacak. Eğer savaş temalı politik-distopik animeleri seviyorsanız 86'ya hiç düşünmeden hemen başlamanızı öneririm.

İzleme Linki

NOMAD: Megalo Box 2

Image

Stüdyo: TMS Entertainment

Türler: Aksiyon, Bilim Kurgu, Dram, Spor

Bölüm Sayısı: 4/13

Kaynak: Orijinal

Özet: İlk sezondaki olaylardan yedi sene sonra Joe, "Nomad" adı altında kimliğini gizleyerek ringlerden ringe dolaşıp dövüşerek para kazanan bir gezgin boksör haline gelmiştir. Geçmişin verdiği acılara katlanmak için vücudunu yavaş yavaş çürüten karaborsa ağrı kesicilerini içmektedir. Ancak, şans eseri karşılaştığı Chief adında bir boksör ve terk edilmiş bir alanda yaşayan mülteciler onun hayatını düzene sokmasına yardım edecektir.

İlk Bakış: Megalo Box'un ilk sezonu hem boksu pek sevmememden, hem de benim ilgimi çekmeyen oldukça klişe bir konsepte sahip olduğundan hoşnut ayrılmadığım bir anime olmuştu. O yüzden ikinci sezon duyurulduğunda izlemeye hiç niyetim yoktu. Ancak, kapaktaki sakallı Joe oldukça ilgimi çektiğinden ötürü animenin ilk bölümü yayınlandığında denemekten bir zarar gelmez dedim ve açıp izledim. Bu harika bir karardı, çünkü sakallı Joe'yu gördüğüm anda aklıma gelen ilk düşünce doğru çıkmıştı: Bu sezon, her ne kadar klişe olsa da benim çok sevdiğim bir konsept olan düşmüş kahramanın yeniden yükselişi konseptine sahipti. Gerçi fragmanı izleseydim bunu çoktan biliyor ve anime için umut besliyor olurdum ama iyi ki o fragmanı izlemeyip Megalo Box'un ikinci sezonuna düşük bir beklentiyle yaklaşmışım; bu sayede ilk bölüm üstümde çok daha büyük bir etki bıraktı. Her ne kadar sonraki üç bölüm Türk dizisinden hallice bir "müteahhit vs. mahalle halkı" hikayesini anlatsa da geriye kalan 9 bölüm için umutlarım oldukça yüksek. Latin müziklerinden esinlenmiş soundtrackler harika, Joe'nun sesi yeni imajına eskisinden çok daha iyi uyuyor (ilk sezondaki yüz-ses uyumu bence çok kötüydü), ayrıca ilk sezonun aksine sanat tasarımında bir kimlik bunalımı da yaşamıyor. İlk sezonda sanat tasarımı bana sahneler arasında bazen değişiyormuş gibi geliyordu ama bu sezonda şimdiye kadar öyle bir şey hiç yaşanmadı, sanat tasarımı oldukça istikrarlı. Eğer siz de benim gibi kahramanın tepeden düşüşü ve yeniden yükselişi hikayelerini seviyorsanız, ilk sezonu sevip sevmemenizden bağımsız olarak bu sezona göz atmanızı kesinlikle tavsiye ediyorum.

İzleme Linki

Tokyo Revengers

Image

Stüdyo: LIDENFILMS

Türler: Aksiyon, Doğaüstü, Dram, Romantizm

Bölüm Sayısı: 4/?

Kaynak: Manga

Özet: Takemichi Hanagaki, çaresizliğin dipsiz çukuruna düşmüş bir serbest çalışandır. Ortaokulda tanıştığı ve hayatı boyunca sevgili olduğu tek kız olan Hinata Tachibana’nın acımasız Tokyo Manji Çetesi tarafından öldürüldüğünü öğrenir. Sonraki gün istasyon platformundaki kalabalıktan birisi tarafından raylara itilir. Öleceğini düşünerek gözlerini kapatır fakat tekrar açtığında zamanda 12 yıl geriye gittiğini fark eder. Hayatının en iyi yıllarına dönen Takemichi, kız arkadaşını kurtarıp sürekli kaçtığı kendisini değiştirerek hayattan intikam almaya karar verir.

İlk Bakış: Her ne kadar delinquent teması pek ilgimi çekmese de zamanda geriye gitme konsepti ilgimi çektiği için Tokyo Revengers'ın ilk iki bölümünü izledikten sonra devamı için merak beslemeye başladım ve oldukça nadir bir şey yaparak devam bölümünü beklemek yerine gidip mangasını okudum. Sonuç olarak ise hikayenin gittiği aşırı saçma yolu gördüğüm ve tüm bu olanların arkasındaki nedenin oldukça aptalca bir şey olduğunu öğrendiğim için hikayenin başlarını tekrardan izleme şevkimi kaybettim ve üçüncü bölümden sonra animeyi saldım. Mangayı okumamış olanlar ve animeyi merak edenler ise animedeki deneyemimi kısaca özetleyeyim.

 Öncelikle görsel kalite tam bir felaket. Üçüncü bölümün başındaki dövüş sahnesindeki animasyon kalitesi kusursuza yakın olsa da geri kalan sahnelerdeki animasyon kalitesi oldukça vasat. Karakter tasarımları nedenini anlamadığım bir şekilde bazı karakterler için berbatın da ötesinde iken (cidden o kulaklar nedir öyle?) bazıları için oldukça iyi. Renk paleti LIDENFILMS'in bu sezondaki diğer bir animesi olan ancak ilk bölümünü izleyip prodüksiyon kalitesini gördükten sonra saldığımdan ötürü bu yazıda değinmeyeceğim Sayonara Watashi no Cramer'daki gibi kusmayı istememe sebep olacak kadar bayık. Anime hakkında söyleyebileceğim tek iyi şey seslendirmelerin, özellikle de Mikey ve Draken'inkilerin, çok iyi olması. Animenin daha bölüm sayısı belli olmadığından ötürü şu anlık başkalarına önerme konusunda bir şeyler söylemem güç ama eğer uyarlamayı 24 bölüm yaparlar ise o zaman görsel kaliteyi kafasına takmayan kişilere gönül rahatlığı ile önerebilirim. Hatta sadece bunu önermekle kalmaz, eğer ikinci sezonu duyurulsa onu da gözüm kırpmadan öneririm. Çünkü, mangada beni çıldırtan kısımlar eğer mangayı tamamen uyarlamaya karar verirlerse animenin 3-4. sezonlarında anca gözükür. Fakat, eğer ilk sezonun 10-12 bölüm olacağı duyurulsa o zaman ikinci sezon duyurulmadan izlemenizi pek önermem; çünkü hikayenin başları kötü olmasa da eğer delinquent temasına özel bir ilginiz yoksa pek de izlenilecek bir şey vaat etmiyor. Kısaca toparlamak gerekirse; eğer anime uyarlamasının 22-26 bölüm arasında olacağı duyurulsa gönül rahatlığı ile izlemenizi önerebilirim ama fazla heyecana kapılıp mangayı okumanızı önermem. Eğer 10-13 bölüm arasında olacağı duyurulsa ise de delinquent temasına karşı bir ilgi beslemiyorsanız izlemenizi pek önermem, çünkü ortalamanın çok az üstünde bir hikayeyi (tüm hikayeden değil sadece ilk 10 bölümden bahsediyorum) ortalamanın altında bir görsel kalite ile deneyim etmek için pek de bir sebep göremiyorum.

İzleme Linki

Mairimashita! Iruma-kun 2

Image

Stüdyo: Bandai Namco Pictures

Türler: Fantezi, Komedi

Bölüm Sayısı: 2/21

Kaynak: Manga

Özet: Mairimashita! Iruma-kun animesinin ikinci sezonudur.

İlk Bakış: Iruma-kun ve arkadaşları 1 senelik bir aranın ardından döndü ve şimdiden kalbimi tekrar çalmayı başardılar. İlk bölüm biraz da olsa bu seriye karşı sevgimi sorgulamama sebep olacak derecede vasat bir bölüm iken ikinci bölüm, ilk sezonun başlarında aldığım o harika hissiyatı tekrardan uyandırmayı başardı. Maalesef anime yayınlanmaya 17 Nisan'da başladığı ve şu anda sadece iki bölümü bulunduğu için bir yorum yapmak güç; ama eğer geçen sezondaki okul festivali olay örgüsü gibi aşırı sıkıcı bir olay örgüsü barındırmadığı sürece hiç şüphesiz bu sezonu ilkinden çok daha fazla seveceğim. Eğer siz de yer yer içinizin ısınacağı yer yer ise kahkahalara boğulacağınız bir anime arıyorsanız, Mairimashita! Iruma-kun serisine kesinlikle giriş yapmalısınız. Animasyon kalitesi öyle ahım şahım olmasa da seslendirmelerin çok iyi ve müzikler ve sanat tasarımıyla oluşturulan atmosferin harika olması da ayrı bir artı.

İzleme Linki

Ijiranaide, Nagatoro-san

Image

Stüdyo: Telecom Animation Film

Türler: Komedi, Romantizm, Yaşamdan Kesitler

Bölüm Sayısı: 3/12

Kaynak: Manga

Özet: Liseye giden Hayase Nagatoro, boş zamanlarını tek bir şey yaparak geçirmeyi seviyor, o da Senpai’sine zorbalık yapmak! Nagatoro ve arkadaşları, utangaç Senpailerinin gelecek vadeden çizimlerine rastladıktan sonra, ona acımasızca zorbalık etmekten zevk alırlar. Nagatoro, bu zalim oyuna devam etmeye karar verir ve Senpai’sini her gün ziyaret ederek, onu o sırada canının istediği herhangi bir şeyi yapmaya zorlar. Özellikle de bundan rahatsız olacaksa. Nagatoro’nun bunu yapmasından biraz hoşlanan, biraz da korkan Senpai’nin sevdiği şeyler, hobileri, görünüşü hatta kişiliği bile Nagatoro’nun eğleneceği tuhaflıklarda kullanılır. Zaman geçtikçe Senpai, Nagatoro’nun varlığından aslında rahatsız olmadığını fark eder ve aralarında, birinin diğerinin yaptıklarına sabırla katlandığı zorlu bir arkadaşlık oluşur.

İlk Bakış: Ijiranaide, Nagatoro-san tam anlamıyla izlerken karakterler adına utanacağınız bir anime. Her ne kadar şakaların yarısı gayet güzel olsa da ana karakterin kişliği animeyi izlemeyi baya zorlaştırıyor ve bu oldukça üzücü bir şey, çünkü anime son zamanlarda gördüğüm en iyi renk paletlerinden birisine sahip. Ben şu an şakaların bir kısmının iyi olması ve renk paleti sayesinde ana karakterin kişiliğine katlanarak animeyi izleyebiliyorum; ama sizin ne yaşayacağınızı bilemediğimden eğer Ijiranaide, Nagatoro-san'ı izlemeyi düşünüyorsanız ilk bölüme bakıp ona göre karar vermenizi öneriyorum. Nitekim animenin yapısı büyük ihtimalle hiç değişmeyeceği için ilk bölümden güzel ve sabit bir fikir edinebilmeniz yüksek bir ihtimal.

İzleme Linki

Zombieland Saga: Revenge

Image

Stüdyo: MAPPA

Türler: Doğaüstü, Komedi, Müzik

Bölüm Sayısı: 4/12

Kaynak: Orijinal

Özet: Zombieland Saga animesinin ikinci sezonudur.

İlk Bakış: Yaklaşık iki senenin ardından Zombieland Saga'nın devam sezonu sonunda çıktı ve birkaç detay hariç her zamanki bildiğimiz haliyle karşımızda. Şakalar ve konular her zamanki gibi absürt, Kotaro her zamanki gibi eğlenceli, CGI ise geçen sezonun fersah fersah ötesinde bir kalitede. Zombieland Saga: Revenge hakkında söylenecek pek fazla bir şey yok. Eğer ilk sezonu beğendiyseniz yüksek ihtimalle bunu da beğeneceksinizdir; ilk sezonu beğenmediyseniz ise yine aynı şekilde bunu da beğenmeyeceksinizdir. Zombieland Saga'ya dair hiçbir fikriniz yoksa seriyi kısaca şöyle özetleyeyim: Zombi kızların şarkıcılık yaptığı ve absürt komediyi dibine kadar kullanmaktan çekinmeyen bir komedi-müzik serisi. Arada sırada dramatik kısımları da mevcut ama genel olarak yüzünüzde büyük bir gülümseme ile ayrılacağınız bir anime.

İzleme Linki

Super Cub

Image

Stüdyo: Studio KAI

Türler: Yaşamdan Kesitler

Bölüm Sayısı: 4/12

Kaynak: Hafif Roman

Özet: Lise ikinci sınıf öğrencisi olan Koguma'nın hayatı çok da enteresan değildir. Günlük hayatını doldurmak için ebeveynleri, arkadaşı veya bir hobisi yoktur. Bir gün, eline ikinci el bir Honda Super Cub motosiklet geçer ve okula onunla gider. Zaman geçtikçe Koguma, küçük kıymetli motosikleti sayesinde yeni, macera dolu bir hayat yaşamakla beraber değerli arkadaşlıklar edinir.

İlk Bakış: Iyashikei türünün büyük bir hayranı olarak bu sezon en çok beklediğim animelerden birisi Super Cub'dı. Motorlu araçlara eskiden olan ilgim azalmış olsa da yine de iyashikei türünde olması nedeniyle severek izleyeceğim bir anime olmasını umuyordum ve umduğumu da buldum. Animenin yönetmeni Toshiro Fujii, daha önce hiçbir iyashikei animesinde çalışmamış olmasına rağmen iyashikei'in ne olduğunu çok iyi anlamış ve harika bir iş ortaya koymuş. Animasyonların, müziklerin ve seslendirmelerin gayet iyi olması ve araçlardaki 3DCG'nin göze neredeyse hiç batmaması da işin içine eklenince, hem motorlu araçlara ilgisi olan kesimin hem de iyashikei hayranlarının kaçırmaması gereken bir anime haline dönüşmüş Super Cub. Umarım Studio KAI ve Toshiro Fujii, gelecekte daha fazla iyashikei animesi ile karşımıza çıkarlar. Kaliteli prodüksiyona sahip iyashikei animelerine kapım her zaman açık.

İzleme Linki

Koi to Yobu ni wa Kimochi Warui

Image

Stüdyo: Nomad

Türler: Komedi, Romantizm

Bölüm Sayısı: 5/12

Kaynak: Manga

Özet: Birine aşık olursan, aşkı durduramazsın. Tuhaf bir karşılaşma, uzun ilişkilerden uzak, yüksek vasıflı bir işadamı olan Amakusa Ryou ile liseli kız kardeşinin en yakın arkadaşı olan Arima Ichika'nın buluşmasını tetikler. Ryou, buluşmadan sonra Ichika'ya delicesine aşık olur. Ryou bir yandan ona doğrudan ve basit yöntemlerle yaklaşır, Ichika ise tereddüt etmeden ona hakaret ederek tamamen tiksinti ile yanıt verir... ama bu yanıtlar, Ryou'ya sevgisini gösterme yolu olarak yorumlanabilir.

İlk Bakış: Age gap hikayelerine karşı sorunu olan birisi değilim ama Koikimo'ya sadece iki bölüm dayanabildim. Bu bir romantizm hikayesi değil, bildiğin tacizci hikayesi olmuş. Ichika kızımız polisi arayıp Ryou'yu şikayet etse herifi alıp hapse atacakları derecede kötü bir olay söz konusu. "Ichika ise tereddüt etmeden ona hakaret ederek tamamen tiksinti ile yanıt verir... ama bu yanıtlar, Ryou'ya sevgisini gösterme yolu olarak yorumlanabilir" özetin bu kısmını Crunchyroll'da kim yazmış bilmiyorum ama hikayenin başlarına hiç bakmadığı çok belli. Çünkü, ben izlediğim iki bölümde o tiksintili yanıtların neresinde sevgi olduğunu hiç göremedim. Bu düşük prodüksiyonlu animemiz ilk iki bölümde tamamen 27 yaşında bir adamın, onu çoktan reddetmiş 17 yaşında bir kızı (bu arada bu kız, adamın kız kardeşinin en yakın arkadaşı) kız kardeşinin de yardımlarıyla taciz etmesi üstüne kuruluydu ve üçüncü bölümü açmaya elim gitmedi.

İzleme Linki

Hige wo Soru. Soshite Joshikousei wo Hirou.

Image

Stüdyo: project No.9

Türler: Dram, Romantizm, Yaşamdan Kesitler

Bölüm Sayısı: 4/13

Kaynak: Hafif Roman

Özet: Ofis çalışanı Yoshida, 5 yıldır patronu Airi Gotou'dan hoşlanmaktadır. Sonunda onunla bir buluşma ayarlamış olmasına rağmen hisleri reddedilmiştir. Sarhoş ve hayal kırıklığına uğramış bir şekilde eve giderken yolun köşesinde liseli bir kız görür. Kalacak bir yere ihtiyacı olan kız Yoshida'yı baştan çıkarmaya çalışır. Kızı reddetmesine rağmen yine de ona acıdığı için evine davet eder. Ertesi sabah, kız kendisini Sayu Ogiwara olarak tanıtır ve Hokkaido'dan Tokyo'ya kaçtığını söyler. Altı ay süren bu çılgınlığı boyunca başını sokacak bir çatı için cinsel "iyilik"ler yapmıştır. Ancak, Yoshida onun baştan çıkarıcılığından etkilenmez. Aksine, farklı bir iş yaptırır; bulaşıkları ve çamaşırları yıkamayı gerektiren bir iş. Böylece kalbi kırık bir yetişkin ile kaçak bir liseli kızın arasındaki dokunaklı ilişki başlar.

İlk Bakış: Higehiro'nun hikaye özetinin resmen +18 hikaye özeti gibi olmasından dolayı onun da Koikimo gibi olacağını düşünmüştüm ama çok şükür haksız çıktım. Bu animedeki ana karakterimiz Yoshida, Ryou'nun aksine tacizci birisi değil; hatta animede şu ana kadar bir age gap hikayesi bile yok. Yoshida ve Sayu arasındaki ilişki birkaç spesifik kısım haricinde (Örnek: 3. bölümün sonları) abi-kardeş ilişkisi gibi ilerliyor. Zaten Yoshida'nın Sayu'da gözü filan da yok, adam Gotou'ya sırılsıklam aşık. Age gap ile bir sorunum olmadığından dolayı ilerleyen bölümlerde hikaye age gap romantizmine dönüşürse, düzgün işledikleri sürece Koikimo'daki gibi bir şey yaşayacağımı sanmıyorum. Hikaye ilk üç bölümde pek ilgimi çekmese de 4. bölüm ile beraber oldukça ilginç bir noktaya gitti ve şu anda bir sonraki bölümde neler yaşanacağını çok merak ediyorum; umarım saçma sapan gereksiz dramalar ile hikayeyi hiç etmezler.

 Prodüksiyon kalitesi olarak ise müzikler ortalama, seslendirmeler iyi olsa da görsel kalite pek de iyi değil. Çizimlerde pek sorun yok ama animasyon kalitesi baya kötü. İlk bölümdeki animasyon kalitesini görünce herhalde project No.9'dan ilk defa kaliteli görselliğe sahip bir anime izleyeceğiz demiştim ama bu olay sadece ilk bölüme özelmiş. Ardından gelen her bölümde animasyon kalitesi git gide düşmeye devam etti.

 Hikayenin çok kötü noktalara gitme ihtimali olduğu için Higehiro'yu izlemeyi düşünenlere şimdilik beklemelerini ve ilerleyen bölümlerde izleyicilerden gelecek tepkilere göre son kararlarını vermelerini öneriyorum.

İzleme Linki

Mashiro no Oto

Image

Stüdyo: Shin-Ei Animation

Türler: Dram, Müzik

Bölüm Sayısı: 4/12

Kaynak: Manga

Özet: Shamisen gitara benzeyen geleneksel bir Japon müzik aletidir. Genç Sawamura Setsu ve ağabeyi Wakana'yı büyüten dedeleri yakın zamanda vefat etmiştir. Sawamura'nın dedesi hayattayken büyük bir shamisen ustası olduğundan iki kardeş dedelerinin shamisen'ini dinleyerek büyümüş ve shamisen çalmayı ondan öğrenmiştir. Dedesinin ölümünden sonra Setsu liseyi yarım bırakır ve Tokyo'ya taşınır. Shamisen çalmak dışında ne yapacağını bilmediği için tam bir boşluğa düşer. Bu sırada zengin ve kariyerinde başarılı annesi Umeko hayatının içine dalar ve Setsu'ya bir çekidüzen vermeye çalışır. Onu tekrar liseye kaydeder. Setsu ise tüm bunlar karşısında shamisen tutkusunun yeniden uyanacağından habersizdir.

İlk Bakış: Kono Oto Tomare'ye bayılan birisi olarak Mashiro no Oto bu sezon içerisinde en çok merak ettiğim animelerden birisiydi ve maalesef ilk bölümlerinden büyük bir hayal kırıklığı ile ayrıldım. Bu hayal kırıklığı ise tamamen kişisel zevklerle alakalı bir şey. Ben shamisenin sesini hiç sevmedim, hatta sevmeyi bırakın kulak tırmalayıcı buldum. Bir de bunun üstüne karakterlerin hiç ilgi çekici olmayan donuk tiplerden oluşuyor olması animeyi çabucak bırakmama sebep oldu. Eğer siz benim aksime shamisenin sesini seven birisiyseniz Mashiro no Oto'ya göz atabilirsiniz. Prodüksiyon kalitesi pek istikrarlı olmasa da (bazı sahnelerde çok iyiyken bazı sahnelerde aşırı kötü bir görsellik var) yine de ilgi çekici bir hikayeye sahip.

İzleme Linki

Shadows House

Image

Stüdyo: CloverWorks

Türler: Doğaüstü, Fantezi, Gizem, Korku, Yaşamdan Kesitler

Bölüm Sayısı: 3/13

Kaynak: Manga

Özet: Zamanlarının çoğunu gizemli efendilerinden yayılan isi temizlemekle geçiren yaşayan bebeklerin de bulunduğu yüzü olmayan gölgelerin yaşadığı büyük konak: Shadows House. Emilico’nun, yaşam dolu gencecik bir bebeğin, Kate Shadow-sama’ya hizmet ederken öğrendiği şeyler ve hikâyesini konu alan bir anime.

İlk Bakış: Geçtiğimiz sezon Horimiya ile manga okuyucularının, Yakusoku no Neverland 2 ile ise hem manga hme de anime hayranlarının hedefinde olan CloverWorks, bir de üstüne yetmezmiş gibi Wonder Egg Priority'nin prodüksiyonu sırasındaki skandallar ile gündeme gelip izleyiciler arasındaki zaten fazla iyi olmayan güvenilirliğini 0'a indirmişti. Bu yüzden de Shadows House izlemesi aşırı stresli bir anime. Prodüksiyon kalitesi iyi ve konsepti ilgi çekici olsa da stüdyosunun CloverWorks olmasından dolayı anime sanki her an dağılacakmış gibi hissettiriyor. Eğer Shadows House animesi ilginizi çekiyorsa biraz bekleyip öyle izlemenizi öneriyorum, çünkü her hafta acaba bu sefer prodüksiyon ayvayı yiyecek mi diye anime izlemek pek de hoş bir deneyim değil.

İzleme Linki

Slime Taoshite 300-nen, Shiranai Uchi ni Level Max ni Nattemashita

Image

Stüdyo: REVOROOT

Türler: Fantezi, Komedi, Macera, Yaşamdan Kesitler

Bölüm Sayısı: 3/12

Kaynak: Hafif Roman

Özet: Azusa, ofis çalışanı olarak sancılı bir hayat yaşadıktan sonra fazla çalışmaktan dolayı ölerek kısa hayatına bir son verir. Öldükten sonra kendisini başka bir dünyada ölümsüz bir cadı olarak yeniden doğmasını sağlayacak bir meleğin huzurunda bulur. Yeni yaşamını huzurlu bir şekilde yaşamaya yemin eder, bu yüzden geçimini sağlamak için bulabileceği en kolay hedefler olan slimeları avlamaya başlar. Slimelardan gelen tecrübe puanları çok az olmasına rağmen bu tecrübe puanları yüzyıllarca biriktiğinden dolayı kendisini maksimum seviyeye ulaşmış bir şekilde bulur. Kendisinin elde ettiği bu maksimum seviyeye ulaşmış yeteneklerin başına iş açacağından korkar ve bu yetenekleri gizli tutmaya karar verir fakat çabaları sonuç vermez. Acaba bu olay eski sıradan hayatına nasıl etki edecektir?

İlk Bakış: Babylon ile gerilim-polisiye türünde ilk yarısı gayet güzel, ikinci yarısı ise kabus niteliğinde bir yapım ortaya koyduktan sonra REVOROOT'un bir sonraki projesinin ne olacağını merak ediyordum. Ben yine benzer tarzda psikoloji-gerilim odaklı bir şey beklerken REVEROOT iki tane isekai animesi yapacağını duyurdu. Gerilim türünü oldukça seven birisi olarak bu beni biraz üzse de Slime Taoshite 300-nen'in ilk bölümleri moralimi biraz olsa da yerine getirdi, çünkü bu anime başka bir sevdiğim tür olan iyashikei türünde. Ayrıca ana karakterlerden ikisini Aoi Yuuki ve Kaede Hondo'nun seslendiriyor olması benim için ayrı güzellikte. Bu ikiliyi aynı animede dinleyebilmek tam anlamıyla bir lütuf, birbirlerini çok iyi tamamlıyorlar. Iyashikei konusunda ikinci ve üçüncü bölümler yeni karakterleri kadroya eklemeye odaklandığı için animenin daha pek bir iyashikei yanını göremedik ama ilerleyen bölümlerin iyashikei odaklı olacağını düşündüğümden ötürü, eğer Super Cub ilgisini çekmeyen bir iyashikei hayranıysanız ve bu sezon izleyecek güzel bir iyashikei arıyorsanız Slime Taoshite 300-nen'i izlemenizi tavsiye ederim; zaten başka bir alternatifiniz de maalesef yok.

İzleme Linki

Bishounen Tanteidan

Image

Stüdyo: Shaft

Türler: Gizem, Komedi

Bölüm Sayısı: 3/12

Kaynak: Roman

Özet: Yubiwa Akademisi ortaokulunda ikinci sınıf öğrencisi olan Mayumi Dojima, on yıl önce sadece bir kez gördüğü yıldızı hala aramaktadır ama en ufak bir sonuç bile alamamıştır. Ancak, resmi olmayan, gizli ve tamamen gizemli olan Güzel Erkekler Dedektif Kulübü ona yardım edecektir! Okul içindeki sorunları (çoğunu kendileri yaratsalar da) finansal değil estetik bir biçimde çözdükleri söylenen bu beş muhteşem çocuk, Mayumi’yi heyecan, tehlike ve karşı konulamaz güzelliklerle dolu dünyalarına sürüklerler.

İlk Bakış: Shaft başka bir Nisio Isin uyarlaması ile karşımızda. Bu sefer elimizde Ouran Koukou Host Club'ın dedektifli versiyonu bulunmakta ve ne yazık ki bu iki anime arasındaki benzerlik sadece temada kalıp yazım kalitesine yansımayacakmış gibi duruyor. Çünkü, animenin tek cour olacağı çoktan doğrulandı ve bu kadar ana karakter bolluğu olan bir animenin sadece 12 bölümde 26 bölümlük OKHC'nin kalitesine ulaşabilmesine ihtimal dahi vermiyorum. Görsel kalite ve yönetmenlik stili Shaft ve Akiyuki Shinbou'dan beklendiği üzere oldukça iyi olsa da devam sezonu çıkmadığı sürece başkalarına önereceğim bir anime haline dönüşeceğini düşünmüyorum.

İzleme Linki

Shakunetsu Kabaddi

Image

Stüdyolar: Domerica ve TMS Entertainment

Türler: Aksiyon, Dram, Komedi, Spor

Bölüm Sayısı: 4/12

Kaynak: Manga

Özet: Ortaokulda futbol takımının yıldızı olan ama daha sonra spordan soğumaya başlayan 1. sınıf lise öğrencisi Tatsuya Yoigoshi, Kabaddi kulübünden davet alır. İlk başta Kabaddi ile dalga geçmesine rağmen antrenmanda dövüş sanatlarına benzer bir yoğun mücadeleye tanık olur ve bu spora karşı ilgi duymaya başlar.

İlk Bakış: Kabaddi ile ilgili tek bilgim Chio-chan animesinden gelmesine rağmen Shakunetsu Kabaddi yine de değişik konseptte bir spor animesi olmasından dolayı ilgimi çeken bir animeydi. Ancak, prodüksiyon kalitesi yüzünden animeyi çabucak saldım. Stüdyo sanki bu projeyi sırf sektöre yeni girmiş çalışanlarına deneyim kazandırmak için almış gibi duruyor. Müzik kullanımı vasat, animasyonlar ortalamanın çok altında, sanat tasarımı aşırı bayık ve çizimlerin de hiç özel bir yanı yok. Eğer kabaddi sporuna ilgi duyan Türkiye'deki 5 kişiden birisi değilseniz Shakunetsu Kabaddi'yi izlemenizi önermem diyeceğim de o 5 kişiye bile önerebileceğimi sanmıyorum.

İzleme Linki

SSSS.Dynazenon

Image

Stüdyo: Trigger

Türler: Aksiyon, Bilim Kurgu, Meka

Bölüm Sayısı: 4/12

Kaynak: Orijinal

Özet: Bir gün, Fujiyokidai Lisesi birinci sınıf öğrencisi olan Yomogi Asanaka, "kaiju kullanıcısı" olduğunu iddia eden Gauma isimli gizemli bir adamla karşılaşır. Aniden bir kaiju'nun belirmesinin ardından, devasa robot Dynazenon da ortaya çıkar. Yanlış zamanda yanlış yerde olan Yume Minami, Koyomi Yamanaka ve Yomogi Asanaka, kaijuya karşı savaşmak zorunda kalırlar.

İlk Bakış: Trigger'ın ikinci Tokusatsu animesi SSSS.Dynazenon oldukça sönük başladı. Prodüksiyon kalitesi gayet iyi olsa da hikaye ve karakterler aşırı klişe ve pek de ilgi çekici bir yanları yok. Konu Trigger olduğu ve her animelerinde neredeyse aynı hikaye noktalarını kullandıkları için gelecek bölümlerde ne olacağını tahmin etmek de pek zor değil. Kısaca Dynazenon da tıpkı Gridman gibi meka severlere ve Tokusatsu türünün hayranlarına yönelik bir anime. Siz bu gruplardan birisine dahil değilseniz Dynazenon'u gönül rahatlığı ile es geçebilirsiniz.

İzleme Linki

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Yorumlar

https://www.animeler.net/assets/images/user-avatar-s.jpg

0 comment

Write the first comment for this!

Disqus Yorumları